Çağlar boyu Altın Post’un peşinde

27 Mayıs 2024 - 11:06

MÖ 1300’lü yıllarda efsanevi Altın Post’u aramak için Yunanistan’dan Argo gemisiyle yola çıkan Argonotlara, Rumeli Feneri açığında bulunan Çarpışan Kayalar geçilmesi zor engellerden biri olmuş. Efsaneye göre Çarpışan Kayalar aralarından geçen gemileri birden kapanarak parçalarmış. 

Argonotların lideri İason ve 50 arkadaşının bugün Gürcistan’ın Acara Özerk Bölgesi’nde bulunan Kolhis’e yaptıkları maceralarla dolu yolculuğu MÖ III. yüzyılda Rodoslu Apollonios yazıya geçirmiş. Antik dönem kaynaklarının birçoğunda yer alan 6.500 satırlık Altın Post efsanesi Giritli Epimenides ve Romalı düşünür ve devlet adamı Seneca’nın trajedilerinde işlenmiş.

ALTIN POST EFSANESİ VE ARGONOTLAR 

Yunanistan’ın Thebai bölgesinde büyük bir kıtlık yaşanır. Tanrı Zeus’un eşi İno, Zeus’un eski eşinden olan iki kardeşin kurban edilmesiyle kıtlığın son bulacağı söylentisini yayar. Zeus çareyi, iki çocuğunu uçma yeteneği olan altın postlu bir koça bindirerek Karadeniz kıyısındaki Kolhis’e kaçırmakta bulur. Ne var ki kız kardeş Helle Çanakkale Boğazı’nı geçerken düşerek kaybolur. Bu olaydan sonra Çanakkale Boğazı Hellespontos olarak anılacaktır. Kral Aites, Kolhis’e ulaşan Phriksos’u iyi karşılar. Phriksos, koçu kurban ederek Altın Post’u Kral Aites’e armağan eder. Kral Aites ise Post’u Tanrı Ares’e adanmış bir korulukta, bir ejderha tarafından korunan kutsal meşe ağacına asar. 

Bu arada İolkos Kralı Aison tahtını üvey kardeşi Pelias’a kaptırır. Aison’un oğlu İason delikanlılık çağına gelince tahtı amcası Pelias’tan geri ister. Pelias, İason’dan kurtulmak için efsanevi Altın Post’u getirirse tahtı ona geri vereceğini söyler.

İason, çıkacağı yolculuğun planlarını yaparken ünlü gemi ustası Argos ile anlaşır. Argo (Hızlı) gemisi inşa edilirken savaş ve zekâ tanrıçası Athena geminin yelkenlerini dikerek ona yardım eder. Bir yandan İason Yunanistan’ın her yanına haber göndererek yolculuğa çıkacağı gözü pek 50 kahraman aramaya koyulur. Bulunan 50 kahraman arasında dümenci Tiphys, ozan Orpheus, kâhinler İdmon, Amphiaraos ve Mopsos, Boreas’ın oğulları Kalais’le Zetes, Zeus’un oğulları Polydeukes ve Herakles de vardır. Gemici Argos da kahramanlar arasındadır.

BİR GRAVÜRDE ARGONOTLAR ÇARPIŞAN KAYALAR'IN ARASINDAN GEÇERKEN

Argonotlar Boğaziçi’ne geldikleri sırada çıkan fırtına Argo’yu Trakya kıyılarına savurur. Argonotlar burada Poseidon’un oğlu kör kral Phineus’a rastlayıp onu kadın yüzlü canavar Harpya’lar belasından kurtarır. Phineus bu yardıma karşılık Argonotlara Karadeniz’e çıkmadan önce Çarpışan Kayalar’ın arasından nasıl geçeceklerini anlatır. Phineus, Argonotlara şu öğüdü verir: Kayaların arasından bir güvercin uçurun, geçebilirse siz de geçin, yoksa vazgeçip Yunanistan’a geri dönün.

İason’un uçurduğu güvercin Çarpışan Kayalar’ın arasından geçerken kayalar kapanmaya başlar. Güvercin son bir hamleyle hızlanarak kuyruğundan bazı tüyleri kaptırarak geçer. Argo gemisinin de kayaların arasından geçerken pupası zedelenir. Argo geçtikten sonra Orpheus lirini çalar ve kayalar artık çarpışmaktan vazgeçer. 

Çeşitli maceralardan sonra Kolhis’e gelen Argonotların lideri İason’u Kral Aites iyi karşılar ama Altın Post’u geri vermek için ağır şartlar ileri sürer. İason her sınavdan başarıyla geçse de Kral, Altın Post’u İason’a vermek istemez. Kral’ın İason’a âşık büyücü kızı Madea Altın Post’u getirip İason’a verir ve onlarla Kolhis’ten kaçar. İason’un Madea’yla yaşadığı aşk trajedilere konu olur. Argonotlar kâhin İdmon’un dışında kayıp vermeden ülkelerine geri döner.

ARGO’NUN İNŞASI 

Antik dönemde hiç çivi kullanılmadan geleneksel yöntemlerle inşa edilen gemiyi Spetes Adası’nda Vasilis Usta yapar. Sisam Adası çamından inşa edilen Argo’nun ahşap kakmalarında kayın ve meşe kullanılır. 9,15 metre uzunluğundaki direğinin üzerinde 28 m2’lik yelkeni bulunan Argo gemisi 15,85 metre uzunluğunda ve 2,85 metre enindedir. Ada rahibinin kutsamasından sonra denize indirilen Argo, yolculuğuna Atina’ya 327 km uzaklıktaki liman şehri Volos’tan 2 Mayıs 1984’te yelken açarak başlar. 10 çifte kürekli Argo’nun 14 kişiden oluşan çekirdek bir ekibi vardır. Yarım saat kürek çekip 10 dakika dinlenen ekibe daha sonraki etaplarda Yunan, Türk ve Rus gönüllüler katılır. Türk gönüllülerden Arkeolog Ali Uygun ekibe en uzun süre destek veren gönüllüdür. 61 gün süren Türkiye etabına Ali Uygun 21 Mayıs’ta Kilitbahir’de katılır. 20 Temmuz’da Hopa’da ayrılır.

ARGONOTLAR HABERİ MİLLİYET GAZETESİNİN RENK EKİNDE, 16 HAZİRAN 1984

TIM SEVERIN ALTIN POST'UN PEŞİNDE 

İngiliz maceraperest, coğrafyacı ve yazar Tim Severin 1984 yılında Argonotların efsanesini canlandırmak için harekete geçer. Oxford Keble Kolej’de tarih ve coğrafya eğitimi alan Severin antik seyahatleri gerçekleştirme konusunda oldukça tecrübelidir. Daha önce İrlandalı Aziz Brendan’ın V. yüzyılda deri kaplı bir tekneyle yaptığı Kuzey Amerika seyahatini ve Binbir Gece Masalları kahramanı denizci Simbat’ın maceralı yolculuğunu bir Orta Çağ teknesiyle gerçekleştirir. Argonotların yolculuğunu İngiliz yayın kuruluşu BBC baştan sona takip edip filme alır. Bu yolculuğu Tim Severin bir kitap olarak Milliyet gazetesi de günbegün yazı dizisi hâlinde yayımlar. Tim daha sonra Argo’yu Odysseus’un eve dönüş yolculuğunda da kullanacaktır.

ARGONOTLAR İSTANBUL’DA 

Bundan tam 40 yıl önce, takvimlerin 10 Haziran 1984’ü gösterdiği sabahın erken saatlerinde Fenerbahçe Koyu’nda toplanan coşkulu kalabalık Argo’yu karşılamaya hazırlanır. Ufukta beliren Argo’yu karşılamak için onlarca tekne limandan ayrılır. Tim Severin ve arkadaşları karaya ayak basınca davul zurna eşliğinde Anadolu Folklor Grubu gösterisine başlar. Argonotlar da folklor grubunun davetine ilgisiz kalmayıp Türk halk oyunlarına ayak uydurmaya çalışır. Kadıköy Belediyesi, Fener Bahçesi’ndeki çayırlıkta Argonotların şerefine bir yağlı güreş şenliği düzenler. Heyecanlı kalabalığın çevrelediği çayırda yağlı güreşçiler eşleşerek güreşe başlar. Efsaneye uygun olarak bir Argonot’un da güreşmesi gerekiyordur. 1,97’lik Argonot Jonathan’ın karşısına yılların usta yağlı güreşçisi Pire Cevat çıkar. Güreş fazla uzun sürmez. Pire Cevat, Jonathan’ı açığa düşürerek tuşla yener. 

Tim Severin ve 14 arkadaşı iki günlük dinlenmeden sonra Beylerbeyi’ndeki bir gazinoda rakı-balık-dansöz üçlemesiyle ağırlanır. Ekip ertesi sabah 08.00’de Fenerbahçe Koyu’ndan hareket eder. Bu kez Tim Severin ve arkadaşlarına Türk Argonotlar ve Kürek Millî Takımı sporcuları eşlik etmektedir. İlk durak Bebek’tir. Boğaziçi’nin ilk etabı olan Bebek’te bir gece mola verilir. Ertesi sabah yola çıkmak isteyen Argonotları Boğaz’ın sert kuzey rüzgârlarının hızlandırdığı akıntı bekler. Argonotlar Türk kürekçilerin tavsiyesine uyarak poyrazın dinmesini beklemeye karar verir.

Poyrazın dinmesinden sonra harekete geçen Argonotlara tiyatro sanatçısı Engin Cezzar da katılır. Boğaziçi’nde küreklere asılan Argonotları en çok zorlayan Arnavutköy’deki Akıntı Burnu olur. İstinye, Büyükdere ve Rumelikavağı’nda kısa molalar verilir. Argo, Rumelifeneri’ne gelmeden önce Büyük Liman’da demir atar. Rumelifeneri’ne gelen Tim ve Argonotları bir sürpriz karşılar. Efsanede adı geçen Çarpışan Kayalar’la kıyı arası beton bariyerlerle kapatılarak bir balıkçı limanı yapılmıştır. Tim Severin, Çarpışan Kayalar’ın üzerinde bulunan Pompei Sütunu’nu görmek için birkaç arkadaşıyla kayaların üzerine tırmanır. Daha sonra Argo, Gürcistan kıyılarına ulaşmak için Karadeniz’e doğru yelken açar.

ÇARPIŞAN KAYALAR VE POMPEİ SÜTUNU (FOTOĞRAF: KAMİL OMURTAK)

ÇARPIŞAN KAYALAR 

Rumeli Feneri’nin bulunduğu kayalık tepeye ince bir kıstakla bağlanan Çarpışan Kayalar, Antik dönemden beri balıkçı ve ticaret gemilerinin korkulu rüyasıdır. Açıkta fırtınaya yakalanmamak için kıyıya yakın seyretmek zorunda olan gemilere dalgalar arasında bir görünüp bir kaybolan bu kayalıklar çok büyük tehlike oluşturur. O dönem kayaların yüzdüğüne, hareket ettiğine hatta aralarından geçmeye çalışan gemileri birleşerek parçaladığına inanılırmış. Tarihin değişik dönemlerinde çeşitli isimlerle anılan ve bugünkü Rumelifeneri’nin açığında duran kayalıklara antik dönemde Symplegades /Çarpışan Kayalar ya da peygamber çiçeğine benzerliği nedeniyle Kyaneai İnsula (Mavi Adalar) denilmiş. Biz ise Öreke Taşı ya da Kanlı Kayalar demişiz. 

Tarihçi Herodot ve coğrafyacı Strabon ise farklı bir yaklaşım getirerek Çarpışan Kayalar’ın Boğaz’ın her iki yakasında bulunduğunu ileri sürer. Herodot, MÖ 512 yılında Pers kralı Darius’un İskit Seferi’nde 700.000 kişilik ordusunu Boğaziçi’ne gemileri birbirine bağlayarak yaptırdığı köprüyle geçirdikten sonra ilk işinin bir gemiye binerek Çarpışan Kayalar’ı ziyaret etmek olduğunu yazıyor. Darius, kendisine eşlik eden İyonya donanması kayaların arasından geçtikten sonra Çarpışan Kayalar’ın üzerine çıkıp Karadeniz’i seyretmiş. Strabon ise iki kaya arasında 20 stadion (3.700 m) olduğunu belirtir. Bu, Rumeli ve Anadolu Feneri arasındaki ölçüye (3.600 m) çok yakındır. MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın yok ettiği Pompei kentindeki insanlara yardım ederken ölen Yaşlı Pliny’e göre Çarpışan Kayalar birbirine o kadar yakındır ki Karadeniz’e çıkanlar onu tek bir ada olarak görür. MS II. yüzyılda yaşayan Bizanslı Dionysios ise Boğaziçi’nde Bir Gezinti adlı kitabında Çarpışan Kayalar için şunları yazar: “Paneion Burnu’nun sonunda, karadan kısa bir mesafe ile ayrılmış, Karadeniz’in sınırı olan küçük adalar vardır. Deniz burada sığ olduğundan, ancak çok hafif ve çok küçük gemiler (aradaki sulardan) ilerleyebilirler. Ya çok biçimli şeklinden ya da denizin aşındırmasından dolayı, peygamber çiçeğine (cyanos) benzeyen Kyaneai adacıkları burada yükselir ve deniz üstüne çıkarlar. Kyaneai’da Romalılar tarafından dikilmiş bir Apollon Sunağı yer alır.”

Fransa Kralı I. François’in 1544 yılında İstanbul’daki Bizans eserlerinin tespiti için gönderdiği doğa bilimci Petrus Gyllius, Bizanslı Dionysios’un kitabını rehber alarak tüm Boğaziçi’ni karış karış dolaşır. Çarpışan Kayalar, Gyllius’un notlarında geniş yer tutar: “Pilnius’un söylediği gibi ‘Karadeniz’e giren yolcular onları ilk gördüğünde iki ada gibi gözükecek kadar kısa bir aralıkla birbirinden ayrılmışlardır ve görüş alanı çizgisi biraz çapraz olduğunda birleşmiş gibidirler. Gemiyle Karadeniz’den gelenler ise bunu yeterince doğrulayamaz. Çünkü Kayaneai Adaları karaya o kadar yakındır ki yanlarına gelmedikçe karadan ayırt edilemezler. Boğaz’ın her iki yanı, Boğaz’a girmek isteyenlerin, kanalı bazen kapalı bazen açıkmış gibi görmesine yol açar, sadece geminin sallanması nedeniyle uzaktan değil, girişe doğru düz ya da çapraz çizgide yol alan gemi yolcuları söz konusu olduğunda, Boğaz yakınından da hatta, Boğaz içinde yol alanlara da burun çıkıntılarının çokluğundan sık sık kapanıyor ve açılıyor gözükür.”2

POMPEİ SÜTUNU (FOTOĞRAF: KAMİL OMURTAK)

POMPEİ SÜTUNU 

İstanbul’a gelen gezginlerin ve elçilerin mutlaka ziyaret ettiği, ressamların onlarca gravürünü çizdiği, hakkında efsaneler üretilen, opera, tez ve kitaplar yazılan Çarpışan Kayalar’ın üzerinde bulunan Pompei Sütunu’nun ne zaman dikildiğine dair üzerinde anlaşılmış bir tarih olmadığı gibi neden bu adı aldığı da bilinmiyor. Kaidenin üzerinde bulunan Latince “Caesar Augustus’a Clavdius ailesinden Pontos’lu Lucius oğlu Lucius Clannnidius tarafından” yazısı bile dikildiği tarihi anlamamıza yetmiyor. 

Yaşlı Pliny, Roma’nın askerî ve politik liderlerinden Pompeius’un Pontus Kralı Mithridates’i yenmesinden sonra sütunu diktirip kıyıda kurduğu kente de Pompeipolis adını verdiğini yazıyor. İmparator Augustus ya da Hadrianus’un diktirdiğini söyleyenlere karşı, İngiliz tarihçi ve yazar Cyril Mango sütunun İmparator Caligula (MS 37-41) dönemine ait olabileceğini belirtir. 12 metre uzunluğundaki sütunun ve kaidesinin ayrıntılı bir çizimi 1574 yılında yapılmış. Sonraki tarihlerde çizilen gravürlerde yalnızca kaidenin görülmesi, sütunun 1680 yılında çıkan bir fırtınada yıkılıp denize düşmüş olmasındandır. 

Bulunduğu bölgenin sığ ve kayalıklarla kaplı olması nedeniyle gemicileri uyaran bir fener görevi de üstlenen Pompei Sütunu’nun Bizans ve Piri Reis haritalarında işaretlenmesi bu kanıyı doğruluyor.

RUMELİ FENERİ 

Gemilere sığ ve kayalık denizleri haber vererek uyaran ve kılavuzluk eden deniz fenerlerinin tarihi oldukça eskidir. Bilinen ilk deniz feneri MÖ VII. yüzyılda bugün Çanakkale’nin bir beldesi olan Kumkale’de kurulmuş. MÖ 280’de Knidos’lu Sostrates tarafından Pharos Adası’nda inşa edilen ve antik dünyanın 7 harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’yse en tanınmış deniz feneridir. 135 metre yüksekliğinde beyaz mermerden inşa edilen ve ışığı 40 mil açıktan görülebilen İskenderiye Feneri’nin yapıldığı Pharos (Fener) Adası daha sonra yapılan fenerlere isim ve ilham vermiş.

RUMELİ FENERİ (FOTOĞRAF: SHUTTERSTOCK)

Ali Macar Reis’in 1567 yılında hazırladığı Karadeniz haritasında da işaretlenen Rumeli Feneri için Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde şunları yazar: “(...) yüksek bir kule üzerinde büyük bir fener (fanus) dir. Her gece yakılır. Karadeniz’deki gemiler ona bakarak Boğaz’dan içeri girerler.” Kırım Savaşı sırasında yeterli görülmediği için Fransızlara yüz yıllık işletme imtiyazı verilerek yeniden inşa ettirilen Rumeli Feneri’nin giriş katında Sarı Saltuk’un türbesinin bulunması fener ziyaretçilerini şaşırtır. Fransız şirketi 1856 yılında feneri inşa ederken birkaç kez yıkılmış. Köylüler fenerin inşa edildiği yerde Sarı Saltuk’un yatırının olduğunu söyleyince fenerin girişine bir türbe yaptırılır. 1933’te devletleştirilen Rumeli Feneri 2023’te kapsamlı bir restorasyon gördü.

RUMELİFENERİ KÖYÜ 

Boğaz’ın Karadeniz’e açılan son noktasında bulunan Rumelifeneri köyünün geçmişi çok eski tarihlere kadar gidiyor. Ramazan Ağa’nın 1815 yılında yaptırdığı köyün en eski camisi bugün de ibadete açıktır. Buraya 1924’teki mübadelede Yunanistan’a gönderilen Rumların yerine Selanik Müslümanları yerleştirilse de bugün Karadenizliler çoğunluktadır. Rumlardan kalan kilisenin temelleri üzerine 1971 yılında yaptırılan yeni cami ise köy meydanında ulu bir çınarın altındadır. 

Bugün Yenikapı-Hacıosman metrosunun son durağından hareket eden 150 No.’lu İETT otobüsleriyle 45 dakikada ulaşabildiğimiz Rumelifeneri köyü önceden askerî bölgede kaldığı için uzun zaman izole bir yaşam sürdürdü. Köylülerin akrabalarının bile Rumelifeneri’ne girmesi yasaktı. 1980’lerin ortasına kadar bu yasak sürdü. Balıkçılıkla geçinen Rumelifeneri köyünün limanı bu yıllarda yapıldı. Liman için Rumeli Feneri ile Çarpışan Kayalar arasındaki boğaz bir mendirekle kapatıldı.

RUMELİ FENERİ TOPÇU KALESİ 

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Rumelifeneri Topçu Kalesi’nin 1624 yılında Don Kazakları’nın Boğaz köylerini yağmalamalarından sonra yapıldığını yazıyor. Kalenin bir camii, iki buğday ambarı, cebehane, 100 tane küçük ve büyük top, dizdârı (kale bekçisi), 300 askeri vardır diyerek ayrıntılı bilgiler veriyor. Bugünkü Rumeli Feneri Topçu Kalesi III. Mustafa döneminde yaptırılır. Kaleye yerleştirilen Karadeniz Lazlarından seçilen iki bin “Yeniçeri yamağı” III. Selim’in Yeniçeri Ocağı’na karşı kurduğu Nizâm-ı Cedîd ordusuna karşı ayaklanır. Yamakların yeni giysileri “Frenk gâvuru giysisi” diyerek reddetmeleri üzerine çıkan isyanda III. Selim Topkapı Sarayı’nda vahşice öldürülür. İsyanın elebaşı Kabakçı Mustafa önce Boğaz komutanlığına getirildiyse de daha sonra Rumeli Feneri Kalesi’nde yakalanarak idam edilir. Rumeli Feneri Topçu Kalesi 2022 yılında restorasyona alındı.

DİPNOT 

1 Byzantios, Dionysios (2020): Boğaziçi’nde Bir Gezinti, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 
2 Petrus Gyllius (2000): İstanbul Boğazı, çev. Erendiz Özbayoğlu, İstanbul: Eren Yayıncılık. 

YARARLANILAN KAYNAKLAR 

Eyice, Semavi (2007): Bizans Devrinde Boğaziçi, İstanbul: Yeditepe Yayınevi. 
Tchihatchef, de Pierre (2018): İstanbul ve Boğaziçi, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 
Herodotos (2002): Heredot Tarihi, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 
Strabon (2021): Geographika, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. 
Güngör, Erol (2018): Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde İstanbul, Ankara: Altınordu Yayınları. 
Köse, İsmail (2022): Türk Boğazları, İstanbul: İBB Yayınları. 
Cox, Sullivan Samuel (2013): Bir Amerikan Diplomatının İstanbul Anıları, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 
Pardoe, Julia (2022): Boğaziçi’nin Güzellikleri, İstanbul: İBB Yayınları. 
Uygun, Ali (2019): Modern Argonautlar, İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınları.

Argo gemisi
Argonotlar
Tim Severin
Macera
Boğaziçi
Çarpışan Kayalar
Mitoloji
Rumelifeneri
Rumeli Feneri
Pompei Sütunu
Altın Post
Erol Gezeroğlu
Sayı 018

BENZER

Kentleşme sürecinde vahşi yayılmanın getirdiği bir iletişim kopukluğu ve temassızlık hâkim şehirlerde son zamanlarda. İstanbul’dan güzellikler bekliyor ve fakat ona emek vermiyoruz. Açmasını dilediğimiz çiçeği, sulamamız gerektiğinin farkında olmalıyız...
Podcast bolluğunda yolunu şaşıranlar için farklı temalardaki yayınlardan bir seçki yaptık. Listemizde en yeni yayınlar da var, 2012’den bu yana yayında olanlar da!
Çeşitli tiyatroların oyunları, müzikaller ve stand-up gösterileri 1 Temmuz'dan 15 Eylül'e dek Selamiçeşme Özgürlük Parkı'nda iki ayrı sahnede izleyiciyle buluşacak. Ayrıntılar burada!