Öncesi ve sonrasıyla 100. yılında Türkiye İktisat Kongresi

22 Şubat 2023 - 09:33

"17 Şubat Cumartesi, açılış günü. Trenler sabahtan beri her taraftan kongre üyeleri ve ziyaretçileri taşıyordu. Çabuk yetişmek için arabaya binenler telaşla ‘kongre binasına’ diyordu. Bunu arabacılar da çoktan öğrenmişlerdi. Şehrin her semtinden boşalan insan cereyanları kongre binasına doğru akıp gidiyordu."1

İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi’ne duyulan heyecan Akşam gazetesinin sütunlarına böyle yansımıştır. Peki, böyle bir kongreye neden gereksinim duyulmuştur? Kongre toplandığında Türkiye’nin iç ve dış politika gündemi nedir? Kongreyi düzenleyenler hangi mesajı vermiştir? Katılımcıların aldığı kararlar az sonra kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti’ne nasıl yol göstermiştir? Türkiye İktisat Kongresi’nin 100. yılını anlayarak kutlamamız gerekiyor. Açıklayalım...

MAHMUT ESAT BOZKURT

SAVAŞ YORGUNU BİR ÜLKE

TBMM ve hükûmeti, 11 Ekim 1922 günü Mudanya Mütarekesi’ni imzaladığında ülke gerçekleriyle bir kez daha yüz yüze gelir. On yılı aşkın bir süre boyunca seferber yaşayan Anadolu halkının tüm ekonomik gücü tükenmiş, üretken nüfusun önemli bir kısmı yitirilmiş, Anadolu toprakları yanmış, yıkılmıştır. Türkiye, meslek sahibi pek çok insanını savaşlarda yitirmiştir. Bu koşullarda TBMM ve hükûmetinin benimseyeceği ekonomik politika ne olacaktır? Politikanın belirlenmesinde iki ilke öne çıkar. Bu ilkelerden ilki; Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını yine kendi olanaklarıyla sağlamaktır. İkincisi ise bağımsız ve ulusal bir ekonomi oluşturmaktır. Ama bunların önünde büyük bir engel vardır: Kapitülasyonlar. Zira 20 Kasım 1922 günü Lozan’da kurulan barış masası 4 Şubat 1923 günü dağılmıştır. O hâlde ulusal ve bağımsız ekonomi nasıl kurulacaktır?

Bu görevi, İktisat Bakanı seçilen Mahmut Esat (Bozkurt) Bey üstlenir. Ona göre öncelikle yapılması gereken, var olan koşulları belirlemektir. Bunun için de ülkenin ekonomik unsurlarının bir araya getirilmesi gerekmektedir. İşte bu gereklilik Türkiye İktisat Kongresi’nin doğum nedeni olur.

KONGRE DÜŞÜNCESİ BELİRİYOR

Mahmut Esat’ta bir iktisat kongresi toplamak düşüncesi işgalden arındırılan Ege Bölgesi’ne yaptığı inceleme gezisi sırasında belirginleşir. Karşı karşıya kaldığı manzara ekonomiyi belirleyen tüm kesimleri yüz yüze getirmeyi zorunlu kılar. Ülkedeki ekonomik unsurlar birbirini tanımalıdır. Zira, “İzmir’deki Türk tüccarı Fransız tüccarları tanıdığı hâlde örneğin Konya’daki meslektaşını tanımamaktadır.”2 Onların ülke sorunlarına yönelik görüş alışverişleri sonucunda ortaya koyacakları düşünce ve istekler ise hükûmete yol gösterici olabilecektir. Mahmut Esat, 21 Kasım 1922’de İzmir’den Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf çeker. Telgrafta şöyle der: “Memleketin ekonomisi uzun senelerden beri unutulmuştur. İktisat işlerinde etkin olarak rol alanlar dinlenmemiştir. Bu meslek adamlarını dinlemek ve onların dileklerine göre bir iktisat programı oluşturmak, doğrudan doğruya memleketin vicdanını ve kalbini dinleyerek bir program vücuda getirmek lâzımdır ve bu çok hayırlı olur.”3 Mustafa Kemal Paşa’dan kongrenin fahri başkanlığını üstlenmesini de rica eder.

SÜMERBANK EREĞLİ BEZ FABRİKASI

MUSTAFA KEMAL PAŞA GİRİŞİME DESTEK VERİYOR

Mustafa Kemal Paşa başkanlığı kabul ederek girişimi destekler. Böylece basında çiftçi, sanatkâr, tüccar ve o günkü deyişle amelelerden oluşacak bir kongre toplanacağı, kongrede ekonomik sorunların tartışılacağı duyurulmaya başlanır.4 Mahmut Esat da gazetecileri amaçlar konusunda bilgilendirir ve örgütlenmenin önemine işaret eder.5 Kongreye katılma kararı alanlar ise hazırlıklarına çoktan başlamıştır. Örneğin İstanbul’u temsil edecek olan Millî Türk Ticaret Birliği üyeleri “her şeyden önce bir Misak-ı İktisadî oluşturmak”6 amacıyla savunacakları raporları bastırırlar.7 Kongrede açılacak sergi için eşyaları da hazır ederler.8 Aydın’daki demir yolları ise çevre il ve ilçelerden gelecek temsilciler için özel tren kaldırır. Ülkenin dört bir yanındaki temsilciler yola koyulur. Ne var ki kısıtlı ulaşım olanakları onları zora sokar. Zaten bu nedenle 15 Ocak’ta açılması planlanan kongre iki gün ertelenir.9

KONGRE AÇILIYOR...

Türkiye İktisat Kongresi 17 Şubat 1923 Perşembe sabahı 10.30’da Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında İstiklâl Marşı okunarak açılır.10 Mekân; İkinci Kordon’da Osmanlı Bankası deposu olarak kullanılan binadır.11 Salonu 1135 delegenin yanı sıra 3000’i aşkın dinleyici doldurmuştur. Delegeler arasında İzmir’deki sanayi kuruluşlarından seçilen işçi kadınlar da vardır. Hayriye, Elif, Emine, Şefika, Münire ve Nigar emekçi Türk kadınlarını, Mücahide Fatma da çiftçi kadınları temsil eder.12 Dinleyici sıralarında oturan 500’ü aşkın kadın da onların destekçisidir. Millî Mücadele’yi kadın-erken birlikte zafere ulaştıranların, Türkiye’nin ekonomik savaşında da el ele vereceğinin kanıtıdır bu katılım. Sovyet Rusya Büyükelçisi Semyon Arolov ile Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilov da salondaki yerlerini almışlardır. İzmir Belediyesi adına Haydar Rüştü (Öktem) Bey’in “Hoş geldiniz” konuşmasının ardından açılış konuşmasını TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa yapar. Ardından sözü İktisat Bakanı Mahmut Esat alır. Konuşmalar Türkiye’nin geleceğine yön verecektir. Öğleden sonraki oturumda Manisa Sanayi Temsilcisi Kâzım Karabekir Paşa kongre başkanlığına seçilirken başkan vekilliklerine de çiftçi, sanayici, tüccar ve amele gruplarından seçim yapılır.13

MUSTAFA KEMAL PAŞA

MUSTAFA KEMAL PAŞA KONUŞUYOR...

Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı Devleti’nin çöküşünü ekonomik nedenlere bağlar. Kişisel saltanatın ülkeyi kapitülasyon ve Düyûn-ı Umumiye “belasına” düşürdüğünü, ülkeyi yabancıların sömürgesi durumuna getirdiğini vurgular. TBMM ile başlayan yeni dönemde hükûmetin tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik ilkeleri çerçevesinde milleti zengin, memleketi bayındır kılmayı amaçladığını belirtir. “Tam bağımsızlık için siyasal egemenliğin ekonomik egemenlikle sağlamlaştırılması zorunludur” derken hedefinde Lozan’da Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını tanımayan emperyalistler vardır. Türkiye’nin kalkınması için uygulanacak programın ana hatlarını da belirler. Ekonomik kalkınma için ziraata, sanayiye ve ticarete aynı anda ve birlikte önem verilmesini ister. Emeği ön plana çıkarır, “Sa’y/emek Misak-ı Millîsi” kavramını kullanır ve başarıyı ulus temsilcilerinin birlikte çalışmasında gördüğünü açıklar.

Yabancı sermayeye izin verilmeyeceği propagandası yapan yabancı basın kuruluşlarına da yanıt verir. Yabancı sermaye artık Osmanlı’da olduğu gibi Türk vatanını ve ülkesini sömüremeyecektir. Türkiye’nin kapıları yabancı sermayeye ancak Türk yasalarına uygun olmak koşuluyla açılacaktır. Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Devleti’nin ve Hükûmeti’nin “Jandarma” olmayacağının altını özenle çizer. Bu çizgi ekonomide saf bir liberalizmin benimsenmeyeceğinin de ifadesi olur.14

MAHMUT ESAT BOZKURT VE YENİ TÜRKİYE İKTİSAT MEKTEBİ

Mahmut Esat da Osmanlı Devleti’nin çöküşünü ekonomik nedenlere bağlar. Yeni devlet kuruluncaya değin ulusun çıkarlarının gözetilmediğine, ekonomik sorunlara ulusal çözümler getirilemediğine, ülkenin ekonomik koruyuculuktan yoksun kaldığına ve kapitülasyonlarla ülkenin “yabancı istilasına” açık bırakıldığına işaret eder. Görünürde Türklerin olan devletin, ekonomik açıdan yabancıların sömürgesi durumuna düşürüldüğünü vurgular. Yeni Türkiye’nin ekonomik sisteminin var olan sistem ve politikalara benzemeyeceğini açıklar: “Biz iktisat meslekleri tarihinde mevcut mesleklerden hiçbirine mensup değiliz. Ne [Bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar] mektebinden, ne de sosyalist, komünist, etatist [devletçi] veya himaye mekteplerinden değiliz.”

Mahmut Esat, “Yeni Türkiye İktisat Mektebi” adını verdiği ekonomik izlenceyi “çiftçinin öğenderesinin, san’atkârın çekicinin özetle Türk ekonomisinin yüksek çıkarlarının” belirleyeceğini vurgular. Ekonomide örgütlenmenin önemine işaret ederken emperyalistlere de seslenir. Türkiye’yi çağdaş bir devlet ve Türkleri uygar bir ulus olarak tanıyıp eşit koşullarda ve Türkiye’nin yasalarına uygun olarak gelecekseniz sermayenize kapımız açıktır der.

Kongrenin ikinci gününden itibaren çiftçi, amele, tüccar ve sanayiciler ayrı ayrı toplantılar yapmaya başlar. Sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışırlar. 3 Mart 1923 günü sonuç raporlarını hazırlayıp kongre başkanlığına sunarlar. İşte Türkiye İktisat Kongresi’ni tarihsel kılan da grupların bu kararları olacaktır.

ÇİFTÇİLER

SANAYİ GRUBUNUN İSTEKLERİ

Sanayi Grubu derdine deva olacak hangi isteklerde bulunmuştur? İşte yanıtları:

  • Koruyucu gümrük vergileri yoluyla sanayinin korunması
  • Sanayi için ithal olunacak malların gümrük vergisinden bağışık tutulması
  • Sanayinin ve sanayicinin teşvik edilmesi için yasa çıkarılması
  • Ulaştırmada ucuz tarifelerin uygulanması ve ulaşım olanaklarının geliştirilmesi
  • Sanayi alanında kredi olanaklarının artırılması
  • Sanayinin ihtiyacı olan teknik elemanların yetiştirilmesi
  • Sanayi odalarının kurulması Şeker sanayisinin kurulması
  • Sanayi alanında kredi verecek bankaların açılması

TÜCCAR GRUBUNUN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Tüccarlar da hükûmete yol gösterici olur. Peki, ne istemişlerdir?

  • Borsaların millîleştirilmesi Tekelciliğe karşı mücadele verilmesi
  • İpotek karşılığında tüccara kredi verilmesi
  • Bir ana ticaret bankasının açılması İktisat eğitiminin yaygınlaştırılması
  • Cuma gününün herkes için tatil yapılması
  • Kömür üretiminin dış rekabetten korunması
  • Haberleşme hizmetlerinde gelişmelerin sağlanması ve gecikmelerin önüne geçilmesi
  • Korumacı gümrük sisteminin kurulması

ÇİFTÇİ GRUBUNUN BEKLENTİLERİ

Nüfusun neredeyse %80’ini temsil eden çiftçi grubunun beklentileri de çarpıcıdır:

  • Aşar Vergisi’nin kaldırılması
  • Tütün ekimi ve ticaretinin serbest bırakılması
  • Reji’nin kaldırılması
  • Tarımsal kredilerin düzene sokulması
  • Şeker pancarı ekiminin desteklenmesi
  • Yol vergisi gelirlerinin şose yapımına harcanması
  • Orman köyleriyle ilgilenilmesi
  • Hayvan hastalıkları ile mücadelenin hızlandırılması
  • Göletlerde balık yetiştirilmesi
  • Tamir atölyelerinin kurulması
  • Tarım alet ve makinelerinde standartlaşmaya gidilmesi
  • Pratik tarım derslerinin okul programlarına konulması
  • Yükseköğrenim öğrencilerinin belirli süre için köylere gönderilmesi gibi pek çok başlıkla çiftçiler dileklerini sunar.

AMELE GRUBUNUN BEKLENTİLERİ

Amele grubu önce “işçi” olarak anılmak ister. Sonra beklentilerini sıralar:

  • Çalışma saatlerinin sekiz saate indirilmesi
  • 12 yaşından küçüklerin çalıştırılmaması
  • Gece çalışmalarına çift ücret ödenmesi
  • Asgari ücretin belediyelerce belirlenmesi
  • Ücretlerin para olarak ve gününde ödenmesi
  • Hastalık nedeniyle çalışamayan işçilere gündeliklerinin ödenmesi
  • Kaza ve hayat sigortasının kurulması
  • Milletvekili ve belediye seçimlerinde mesleki temsil ilkesinin uygulanması
  • Hammaddelerin işlenmeden ihraç edilmemesi
  • İşçi çocuklarının yatılı okullarda bedava okutulması
  • Lojman yapımının sağlanması
Atatürk tarlada köylülerle

KAPANIŞ VE MİSAK-I İKTİSADİ

Türkiye İktisat Kongresi 4 Mart 1923 günü Kâzım Karabekir Paşa’nın başkanlığında veda toplantısını yapar. O gün Misak-ı İktisadi kabul edilir. 12 maddeden oluşan Misak-ı İktisadi metni grup kararları kadar doyurucu değildir. Ekonomik ögelerden çok ahlaki ve dinî özellikler öne çıkarılmıştır. İşte birkaç örnek:

Türkiye halkı, tahribat yapmaz; imar eder.

Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır.

Ormanlarını evlâdı gibi sever.

Hırsızlık, yalancılık, riya, tembellik büyük düşmanımız; taassuptan uzak dindarâne bir salâbet her şeyde esasımızdır.

Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşman fesat ve propagandalarından nefret eder.

Türkler, irfan ve marifet âşığıdır.

Eğitime verdiği kutsiyet dolayısıyla [Mevlid-i Şerif] Kandil gününü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak kutlar.15

Misak-ı İktisadi bu yapısı nedeniyle o gün de basında eleştirilir. Örneğin Hüseyin Cahit; “Boş bir hûlya!” olarak değerlendirir. Necmettin Sadak kongrenin “ahlâk cemiyetine” dönüştüğünü savunur. Suphi Nuri ise “dinî veya ahlâkî” bulduğu Misak-ı İktisadi’yi, ekonomik egemenlikten bahsedilmediğine, ilkelerin “neden” ve “nasıl” sorularını yanıtlamadığına işaret ederek eleştirir.16 Mahmut Esat da bu görüşlere katılır. Ancak yalnızca Misak-ı İktisadi ilkeleri ele alınarak yapılacak bir değerlendirmenin yeterli olmayacağına, asıl bakılması gerekenin grup kararları olduğuna da dikkati çeker.17

TÜRKİYE İKTİSAT KONGRESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Kongre, her şeyden önce ekonomiye yön veren ve çeşitli meslek gruplarını temsil eden 1135 temsilciyi örgütlü olarak ilk kez bir araya getirmesi, mesleklere yönelik sorunların ele alınması, çözüm önerilerinin tartışılmasına zemin hazırlaması ve izlenecek ekonomik siyasette dikkate alınması gereken temel ilkeleri saptaması bakımından önemlidir. Kongre, aynı zamanda siyasal iktidarın kendini ifade etmesi için uygun zemini de hazırlamış, emperyalistlere tam bağımsızlıktan ödün verilmeyeceği mesajı güçlü bir şekilde iletilmiştir. Yani kapitülasyonları devam ettirecek bir barış antlaşması kabul edilmeyecektir. Kongrenin asıl önemi grup kararlarının yaşama geçirilmiş olmasındadır. Nasıl mı?

Kararların kâğıt üzerinde kalmayacağının ve siyasal iktidar tarafından ciddiye alındığının ilk işaretini 8 Nisan 1923’te yayımladığı beyannameyle Mustafa Kemal Paşa verir. CHP’nin ilk programı sayılan ve 9 “Umde/İlke”den oluşan beyannamede ekonomik işlerde ulusal egemenlik ilkesine uyulacağı, Aşar Vergisi’nin değiştirileceği, ulusal bankaların sermayesinin artırılacağı, yeni demir yollarının yapılacağı ve ülkenin bayındırlaştırılacağı gibi grup kararları benimsenir.18

mesleki birliklerin oluşturulmasına ve loncaların canlandırılmasına yönelik ilkeler Mahmut Esat tarafından hazırlanan İstihsal ve Alım ve Satım Ortaklıkları Tüzük Örneği ile yaşama geçirilir. Urgancılardan ayakkabıcılara kadar bu örneği benimseyen meslekler örgütlenir. Kooperatifleşme Anadolu’da dal budak salar. 13 Mart 1923’te Manisa’da yapılan ilk ağaç bayramı ise orman yasasının meclisten çıkacağının işareti olur. 1923 yılı Eylül ayında Fransız Pelison şirketi ile sözleşme yapılır. Böylece Ziraat Bankası aracı kılınarak çiftçinin modern tarım araçlarıyla buluşması için ilk adım atılır. Bankanın 1924’te yapılan yasasıyla sermayesi artırılır, çiftçinin kredi olanakları genişletilir. Zirai araç gereç ve makineler için tamirhane ve makinist okulları açılır, hayvan hastalıklarıyla mücadele ve aşılama seferberliğine girişilir.

1924 yılından itibaren demir yollarında kurumsallaşma başlar. Demir yolu politikası iki yönlü yürütülür. Bir yandan yabancıların elindeki hatlar satın alınarak kamulaştırılır. Öte yandan yeni demir yolu hatları inşa edilir. 600 yılı aşkın hüküm süren Osmanlı döneminde çoğu yabancı şirketlerce yapılan 4.112 km demir yoluna karşın Türkiye Cumhuriyeti on beş yılda 2.527 km hat döşer. 

Kongrenin ulusal bankacılık arzusu da yaşama geçer. 1924’te çıkarılan yasa ile ülke tasarruflarını ulusal kuruluşlarda toplamak ve ulusal sanayinin finansman gereksinimini karşılamak amacıyla İş Bankası kurulur. Böylece kongre kararları içinde bulunan “bir ana kredi kurumunun kurulması” önerisi yaşama geçirilir. 22 Mayıs 1926’da büyük dirençlere karşın yasası kabul edilen Emlak ve Eytam (Yetimler) Bankası ise halkçı Türkiye’nin yüzü olur. Devlet, o zamana kadar daha çok tefecilerin elinde bulunan, yüksek faiz hadleriyle kredi verilen ve sonunda da ipotekli gayrimenkulleri haraç mezat satışa zorlayan örgütleşmemiş kredi alanına girer. Böylece bir yandan ülke imar edilir, öte yandan Osmanlı’dan beri bir türlü korunamayan yetim malları devlet güvencesine alınır. İnönü’nün inadı ve ısrarı ile tamamen bağımsız ve millî olarak yasası çıkan Merkez Bankası ise 3 Ekim 1931’de faaliyete geçer, böylece kongrenin isteği olan devlet bankası da hizmete girer. 11 Temmuz 1933’te kurulan Sümerbank’ın düşünsel temeli de aslında Türkiye İktisat Kongresi’nde atılmıştır. Zira kongrede millî sanayileşme ile kalkınmada tarıma dayalı sektörlerin desteklenmesi ve üreticilerin rekabete uyumlu duruma getirilmesi kararı alınmıştır.

Kongrede çiftçi grubunun önemle üzerinde durduğu Aşar Vergisi 1925’te kaldırılır. Artık Türk çiftçisi toprağına yatırım yapabilecektir. Aynı yıl Reji de kaldırılır. Tütün tekelini elinde tutan bu yabancı şirket yalnızca çiftçinin emeğini sömürmekle kalmamış, kolcuları aracılığıyla binlerce insanın ölümüne de neden olmuştur.

5 Nisan 1925’te şeker fabrikaları için pek çok ayrıcalık tanıyan yasanın yürürlüğe girmesi sonucunda Uşak’ta girişimi başlayan fabrika ile Alpullu Şeker Fabrikası 1926 yılında ilk ürünlerini verir. Onu Eskişehir ve Turhal izleyecektir. Böylece şeker pancarı tarımı ve ispirto üretimi de artacaktır.

Sanayi grubunu ilgilendiren teşvik yasası ise 28 Mayıs 1927’de çıkar. Teşvik sınırı oldukça geniş tutularak özel girişime cesaret verilir. Cumhuriyet, 1920’li yıllarda üç beyazda; un, şeker ve pamuk, 1930’lu yıllarda da üç siyahta; petrol, kömür ve demirde yerli sanayisini kurmak yolunda önemli adımlar atarken bu adımlarında da ilhamını Türkiye İktisat Kongresi’nden alır.

Türkiye İktisat Kongresi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadronun Türk milletine duyduğu güvenin ve akılcılığa verdiği değerin eseridir. Kongre aynı zamanda 1935’te Kemalizm olarak adlandırılacak ideolojinin daha 1920’lerde uygulamaya konduğunun kanıtıdır.

DİPNOTLAR

1 Akşam, 9 Mart 1923, S. 1603, s. 3.

2 Anadoluda Yenigün, 22 Şubat 1923, s. 2.

3 TBMM ZC, D. I, C. 27, s. 171.

4 Anadoluda Yenigün, 27 Aralık 1922, s. 3.

5 Anadoluda Yenigün, 22 Şubat 1923, s. 2.

6 Yeni Tasviri Efkâr, 15 Şubat 1923, s. 3.

7 Gündüz Ökçün (1971): Türkiye İktisat Kongresi 1923-İzmir, Haberler- Belgeler-Yorumlar, Ankara: AÜSBFY, s. 90-109.

8 Yeni Tasviri Efkâr, 14 Şubat 1923, s. 3.

9 Tevhid-i Efkâr, 16 Şubat 1923, s. 1.

10 Tan, 19 Şubat 1923, s. 1; Şaduman Halıcı (2004): Yeni Türkiye Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943), Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.

11 Yaşar Yürük’ün bina ile ilgili bilgi karmaşasını gideren yazısı için bkz. https://www.gazeteyenigun.com.tr/ hamparsumyan-da-uydurma-bir- addir

12 İkdam, 16 Şubat 1923, s. 1; Tan, 16 Şubat 1923, s. 2.

13 Tan, 20 Şubat 1923, s. 3.

14 İktisad Esaslarımız; 17 Şubat 339 (1923): 3 Mart 339 (1923) Tarihine Kadar İzmir’de Toplanan İlk Türk İktisat Kongresinde Kabul Olunan Esaslar ve İrad Olunan Nutuklar, Anadolu Matbaası, İzmir 1923, s. 53-65.

15 “Misak-ı İktisadî Esasları”, Türkiye İktisat Mecmuası, c. 2, 1923, No: 14, s. 323-324; Anadoluda Yenigün, 6 Mart 1923, s. 1.

16 Gündüz Ökçün (1971): Türkiye İktisat Kongresi 1923-İzmir, Haberler- Belgeler-Yorumlar, Ankara: AÜSBFY, s. 367-373.

17 Anadoluda Yenigün, 20 Mart 1923, s. 1; Akşam, 25 Mart 1923, s. 3.

18 Vakit, 9 Nisan 1923, s. 3.

Türkiye İktisat Kongresi
İktisat Kongresi
Tarih
Misak-ı İktisadi
Ekonomi
İktisat
Şaduman Halıcı
Sayı 013

BENZER

İstanbul’a dair herkesin sevdiği en az bir şey var. Ben de şehrin her tarafını sarmalayan denizi seviyorum...
Şevval Sam, evde kalma günlerini yeni şeyler öğrenmek, yeni besteler yapmak ve bu yeni dünya halinin bize ne anlatmak istediğini düşünerek geçiriyor ve “Farkındalık her yaşın, her dönemin, her koşulun tek anahtarı” diyor.
Fatih Sultan Mehmet şehri fethederken, Cumhuriyet kurulurken, Galata Cenevizlileri göçüp giderken, bayramlar kutlanırken, yüzyıllar geçip giderken o hep buradaydı, yanı başımızda. Tarih içinde farklı görevler üstlendi. Yeri geldi zindan; yeri geldi müze, rasathane, yangın kulesi oldu. Gökhan Akçura, kuleye yaraşır bir ayrıntıcılık ve titizlikle “şehrin 1500 yıllık gözcüsü”nü İST okurları için yazdı.