Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Buğdayın 20 yılı

Fotoğraf
Buğday Derneği
20 Şubat 2023 - 10:35

Tam 25 yıl önceydi... Güneşli ve soğuk bir aralık öğle sonrasında Bodrum’da bir restoranın bahçesinde hummalı bir telaş vardı. Türkiye’nin farklı köşelerinden gelmiş insanlar Ekolojik Köyler İletişim Ağı toplantısının öncesinde Dalyan’daki kaplumbağaları, termik santrallerin çevreye verdiği zararı, hava kirliliğini, yenilenebilir enerjiyi, kırsalda toprağa dayalı üretim kültürünü konuşuyorlardı. Kazağının kollarını dirseklerine kadar kıvırmış esmer, genç bir adam, konuklara ikram hazırlığının sürdüğü restoranın mutfağından toplantıyı başlatmak üzere topluluğa seslendi:

"İsterseniz başlayalım..."

Konuşmalar kesildi ve Victor Ananias bir hikâye anlatmaya başladı: “Buğday tohumu toprağa düşer, önce toprakla hemhâl olur, çürüyen sapları, kabuklarıyla toprağa karışırken o da topraktan, yağmurdan, güneşten beslenir. Zamanı geldiğinde içindeki yaşam enerjisi kabuğunu patlatır, filizlenir. Derken gün ışığına ulaşır, boyu uzar. Ne kadar iyi beslenirse o kadar sağlam, daneleri dolgun bir başak olur. Daneler yeterli büyüklük ve hacme ulaştığında artık yeniden toprakla buluşup, yeni nesiller yetiştirmeye hazırdır. Saplarla tanelerin bir kısmı topraktaki canlıları beslemek için toprağa döner. Bir kısmıyla insanlar hasat eder, hem kendi karnını hem de hayvanları doyurur. Bir kısmıyla da kuşlar beslenir. Tohumun döngüsü yaşamı yeniden beslemek, üretmek için devam eder. İşte bu yüzden yüz yıllardır bu döngüyü izleyerek rızkını topraktan çıkaran çiftçiler en iyilerini seçtikleri tohumları tarlasına ekerken o tohumları örnek alır ve şöyle derler: ‘Kurda kuşa, aşa...’"

BUĞDAY EKOLOJİK YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ’NİN KURUCUSU VICTOR ANANIAS (AFİŞTE GÖRÜLÜYOR), 2011 YILINDA VEFAT ETMİŞTİ

Victor Ananias’ın Bodrum’daki Buğday Restoran’da anlattığı bu dönüşüm hikâyesi, o günlerden bugüne doğayla uyumlu, sürdürülebilir bir yaşamın yaygınlaşması için hayata geçirdiği model projeler, yaptığı yayınlar ve eğitim çalışmalarıyla pek çok tohum atan Buğday hareketinin mottosu oldu: “Yaşam dönüşümdür.” 

Buğday hareketinin dönüşüm hikâyesiyse 25 yıldan da öncesine, 1990’lı yılların başında Bodrum pazarındaki bir tezgâha uzanıyor. Victor kurduğu pazar tezgâhında, köylülerin doğa dostu geleneksel yöntemlerle yetiştirdiği ürünlerle birlikte bu ürünlerin hikâyesini de paylaşıyor. Geleneksel mimariden sağlıklı beslenme reçetelerine kadar pek çok bilgiyle örülü bu hikâyeler, daha sonra açtığı Buğday Bitkisel Ürünler Restoranı’nın müdavimlerine de rehber oluyor. Doğa dostu geleneksel yaşamın içinden gelen bilgi ve deneyimler bir süre sonra restoran gönüllülerinin elle yazdığı Buğday Fanzin yoluyla daha geniş kitlelere ulaşıyor. Bir pazar tezgâhında başlayan dönüşüm, fanzinden Buğday Ekolojik Yaşam Dergisi’nin abonelerine, Buğday Restoran’ın müdavimlerinden Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği üye ve takipçilerine yayılıyor.

90’lı yılların başından bu yana farklı araçlar yoluyla, ekolojik yaşam bilgisini ihtiyaç duyanlara ulaştıran Buğday Hareketi son 20 yıldır Buğday Derneği çatısı altında ekolojik, sürdürülebilir, adil ve sağlıklı bir gelecek için modeller oluştururken gezegenin ve toplumun sürekli yenilenen ihtiyaçlarına göre kendi dönüşüm hikâyesini yazıyor.

2002 yılında kurulan Buğday Derneği, yaşamını sürdürürken diğer yaşamlarla uyum içinde ve ekolojik bütüne saygılı bir toplum hayaline ulaşmayı hedefliyor. Oluşturduğu modellerin her biri ekolojik, sürdürülebilir, adil ve sağlıklı bir üretim ve tüketim yöntemlerinin hayata geçirilmesini sağlıyor. Hayata geçirilen projeler, yayınlar ve eğitimler, binlerce buğday takipçisinin yaşamında dönüşümün kapılarını aralıyor.

AGROEKOLOJİ KAMPI

Kurulduğu günden bu yana, dünyanın ve Türkiye’nin birçok yerinden gönüllülerinin ve üyelerinin desteğini alan Buğday Derneği, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyen sürdürülebilir tarım yöntemlerinin yaygınlaştırılmasına, doğa dostu geleneksel üretimlerin sürdürülmesine, kent ve kır ilişkisinin yeniden kurulmasına, doğayla uyum içinde yaşayan toplulukların varlıklarını sürdürmesine katkıda bulunan projeler yürütüyor. Bununla birlikte birey ve toplulukların, beslenmeden temizlik alışkanlıklarına kadar doğayla uyumlu yaşam becerilerini geliştirebilmesi amacıyla yayınlar yapıyor, eğitim ve toplantılar düzenliyor, bilgi ve deneyim paylaşımı için ağlar oluşturuyor.

SAĞLIKLI BESLENME VE GÜVENİLİR GIDAYA ULAŞIM

Türkiye’nin ilk Ekolojik İç Pazar Kongresi’ni düzenleyen, doğal ürün dükkânlarının ilk örneklerini kuran, ekolojik ürün üreticisinin ürününü kentteki tüketiciye doğrudan ulaştırmak üzere Ekolojik Kutu projelerini gerçekleştiren Buğday Derneği, 2006’da Şişli’de hayata geçirdiği %100 Ekolojik Pazar modeliyle Türkiye’de giderek yaygınlaşan organik pazarların öncüsü oldu. Derneğin danışmanlığı ve kontrolünde Şişli, Kartal, Bakırköy, İzmit ve yaz aylarında Kayseri Kocasinan’da kurulan %100 Ekolojik Pazarlar’da üreticiler bir yandan sağlıklı toprağın, temiz suyun ve tohumların devamlılığına katkıda bulunurken diğer yandan da temiz üretimlerini sürdürerek gelir elde ediyorlar. %100 Ekolojik Pazarlar’dan güvenle alışveriş eden binlerce aile sağlıklı beslenirken ekolojik döngülerin sağlıklı işlemesine de destek oluyorlar.

DOĞA DOSTU TATİL

Buğday Derneği’nin Türkiye’nin ilk örgütlü ekolojik tarım turizmi modeli olan TaTuTa (Tarım Turizm Takas) Ekolojik Çiftlik Ziyaretleri sistemi, farklı bölgelerde doğa dostu üretim yapan 79 çiftlikle yürütülüyor.

Organik Çiftliklerde Dünya Çapında Fırsatlar (WWOOF) uluslararası ağının parçası olan TaTuTa programı, doğa dostu üreticileri ve gönüllüleri bilgi, deneyim ve emek takasıyla buluşturuyor. Sisteme gönüllü olarak katılanlar Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında yer alan ekolojik çiftliklerde emek vererek bir yandan kırsal yaşamı deneyimliyor, bir yandan da zehirsiz üretimi ve küçük üreticiyi destekliyor.

Zehirsiz Sofralar Projesi 2019’da hayata geçirildi

ZEHİRSİZ TOPRAKLARDAN ZEHİRSİZ SOFRALARA

Buğday Derneği tarafından, AB desteği ile yürütülen Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında 2019’da hayata geçirilen Zehirsiz Sofralar Projesi tarım zehirlerinin doğal varlıkları ve sağlığımızı tehdit ettiğine dikkat çekerken karar vericilerin bu konuda harekete geçmesini sağladı. Proje kapsamında, derneğin öncülüğünde kurulan Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı’nda yer alan 100’ü aşkın sivil kuruluş ve inisiyatif ve yüz binlerce kişinin imza desteğiyle soframız 27 zehirden kurtuldu.

Toprağımızın, suyumuzun, sofralarımızın zehirden kurtulması için daha fazla pestisitin yasaklanmasına yönelik Zehirsiz Kampanya devam ederken, Buğday Derneği zehirsiz üretim yöntemleri konusunda çiftçileri bilgilendirmeyi sürdürüyor.

Dernek, üretim ve tüketimde ekolojik dönüşümün gerçekleşmesi için zehirsiz, sürdürülebilir tarım uygulamalarını ve sosyal hareketleri bir araya getiren agroekoloji, organik ve onarıcı tarım gibi yöntemler konusunda da kamuoyunun bilgilenmesi için projeler yürütüyor, eğitimler veriyor. Çok sayıda gönüllüyle birlikte Anadolu’daki agroekoloji bilgisinin alandan derlenmesi ve bu bilgilerin ihtiyaç duyanlarla paylaşılması yolunda da çaba gösteriyor.

ZEHİRSİZ KENTLERE DOĞRU

Buğday Derneği sadece tarım alanlarında değil parklarda, okul ve iş yerlerinin bahçelerinde kullanılan pestisit ve biyosidallerin tehlikesine de dikkat çekiyor. Dernek, AB Sivil Toplum Diyaloğu VI Programı kapsamında desteklenen, Avrupa Pestisit Eylem Ağı ortaklığında yürüttüğü projeyle, Türkiye’de pestisitlerin ve zararlılarla mücadelede kullanılan biyosidal ürünlerin zararları konusunda kamuoyunu bilgilendiriyor, doğa dostu alternatiflerin belediyeler tarafından kullanımını teşvik ediyor.

Zehirsiz Sofralar Platformu tarafından desteklenen proje kapsamında gerçekleştirilen Zehirsiz Kentlere Doğru kampanyasıyla belediyeler, pestisit ve biyosidal ürün kullanımını azaltmaya, zararlı mücadelesinde zehirsiz uygulamalara geçerek sağlıklı bir gelecek için sorumluluk almak üzere kararlı bir adım atmaya davet ediliyor.

Bugüne kadar kampanyayı imzalayan binlerce kişinin çağrısına yanıt veren Samsun Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi ve Kadıköy Belediyesi Zehirsiz Kentlere Doğru kararlı bir adım atacaklarına dair söz verdiler.

Buğday Derneği

EKOLOJİK YAŞAM İLETİŞİM AĞI

Buğday Derneği, önce Buğday Ekolojik Yaşam Dergisi ve Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi, ardından da yayımladığı kitapçık ve rehberler; web sayfaları (buğday.org, zehirsizsofralar.org, zehirsizkentler.org, tatuta.org, ekolojikpazarlar.org); okullara, şirketlere, kurumlara, çiftçilere yönelik eğitimleri ve sosyal medyadaki paylaşımları sayesinde yüz binlerce kişiye ekolojik yaşam bilgisini ulaştırmayı sürdürüyor.

Buğday Derneği’nin yürüttüğü tüm projeler ve oluşturduğu modeller birbirlerinden beslenerek ekolojik dönüşüme hizmet ediyor. Dernek çalışanları ve gönüllüleri, üyeleri ve destekçileriyle birlikte ekolojik dengelerin hızla bozulması sonucu ortaya çıkan sorunlara çözüm yolları üretmeye, sağlıklı bir gelecek için yeni tohumlar atmaya devam ediyor.

Buğday Derneği’ne üye olmak ve çalışmalarına katkıda bulunmak için: www.bugday.org/blog/ uyelik-ve-bagis 

Buğday Derneği
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Victor Ananias
Buğday Fanzin
Zehirsiz Sofralar Projesi
Tarım
İstanbul
Oya Ayman
Sayı 013

BENZER

49. İstanbul Müzik Festivali’nin tarihleri ve mekanları açıklandı. Genel bilet satışı ise 25 Haziran Cuma günü başlıyor!
Dünyanın kültür şehirlerinden biri olan İstanbul aynı zamanda bir müzeler şehri. Yazımıza konu olan müzelerin, bu sayfalara sığmayan diğerleri gibi geçmiş, bugün ve gelecek arasında büyük kapılar açtığı ve bu kapılardan geçen her bir ziyaretçinin hafızasında “özel” bir yolculuğun izlerini ölene dek bıraktığı bir gerçek. Müzeograf ve küratör Canan Cürgen Gültaş, mutlaka keşfetmemizi önerdiği küçük İstanbul müzelerini tanıtıyor.
Zamanında İspanya’dan kaçarak Osmanlı’da yeni yurdunu bulan Sefaradların bir kısmı 20. yüzyılda da farklı sebeplerle ama temelde daha iyi bir gelecek için yine yollara düşmüş, çoğunlukla ABD’nin New York ve Seattle şehirlerine yerleşmişlerdi. Tarihçi Kerem Tınaz, Osmanlı Yahudisi ailelerin belge ve bilgi bağışlarıyla ABD’de oluşturulan Sefarad Araştırmaları Koleksiyonu’ndan yola çıkarak bu hikâyeleri, yolculuk sebeplerini ve bu koleksiyon için yapılan akademi ve topluluk iş birliklerinin İstanbul gibi şehirlerin hafızası için ne denli önemli olabileceğini sorguladı.