Her yaz ailelerin, dostların temel konusu üniversite tercihleri olur. Filancanın oğlu şu bölümü yazmış, acaba bizim kız seneye nereyi yazsa, o meslek para kazandırır mı, bu meslek kaybolur mu, plajlarda yazlıklarda akşam sohbetlerinde -biraz da ortak başka konu olmadığından- bu konular konuşulur. Aslında gerçekten anlaması ve tedbir alması zor bir dönemden geçiyoruz. Teknolojik dönüşümle mesleklerin ekonomik getirisi hızla değişiyor.
Dergimizin geçen sayısında şöyle yazmıştım: “Dünyanın başlıca finansal kuruluşlarından Goldman Sachs’ın geçen ay yayımladığı analize göre büyük dil modellerine dayanan yapay zekâ işlerin 1/4’ün ikame edebilecek. Mevcut mesleklerin üçte ikisi içinse, bu modeller verimliliği artıracak ama çalışanların yerine geçmeyecek.” Peki ne yapsak da Goldman Sachs’ın riskli görmediği üçte ikilik meslekleri tercih etsek. Bu sadece şimdi üniversite tercihi yapanlar için değil, çoktan çalışma hayatına atılmış okurlarımız için de önemli bir soru. Çünkü mesleğiniz yakında ortadan kalkabilir!
Kai-fu Lee, dünyanın önde gelen yapay zekâ uzmanlarından. Google’ın Çin birimini kurduktan sonra, Çin’in en başarılı teknoloji yatırımcılarından biri oldu. Aynı zamanda teknolojinin hayatımızı nasıl etkileyeceği üzerine dünyanın en önemli düşünürlerinden. Bu konuda bilim kurgu kitapları bile var.1 Bence en önemli eseriyse 2018’de yazdığı AI Superpowers: China, Silicon Valley, and the New World Order isimli kitap. Bu kitabın çoğunda Çin’de yapay zekânın gelişimini anlatsa da birkaç bölümde yapay zekâ başta olmak üzere yeni teknolojilerin meslekler üzerine etkisini analiz etmiş. Aşağıdaki tablo ve analizleri kısmen bu kitaptan aldım.
Meslekleri ikiye ayırmak mümkün: Birinci kategori, kol gücünün baskın olduğu işler. Bu işlerde aklınızı da kullanıyorsunuz ama önemli olan bedensel faaliyet. İkinci kategori, bilişsel işler. Bu işlerde de bazen bedensel olarak varlığınız önemli ama işin kendisi akla dayanıyor. Her iki kategorideki meslekler de yapay zekâdan etkilenecek gibi görünüyor.
Mesleklerin yapay zekâya karşı dayanıklılıklarını anlamak için analitik düzleme yerleştirelim. Bu değerlendirmede iki değişken var: Birinci değerlendirme unsuru, o meslek ne kadar insani ilişkilere dayanıyor. Bu değerlendirmeyi dikey eksene koyduk. İnsani ilişki ne demek? Duygusal ilişkiler, ikna becerisi, ilişki ağları (network) vb. Bir meslekte insani ilişkiler ne kadar önemliyse yapay zekâya karşı kaybolma riski o kadar az.
İkinci değerlendirme unsuruysa kol gücünün baskın olduğu işlerde “el becerisi.” Ne alaka demeyin. El becerisi hâlâ yapay zekânın ya da robotların çok zayıf olduğu bir alan. İnsan elinin değişen koşullar karşısında verebildiği ani tepkileri (henüz) robotlar veremiyor. Mesela yüzey çok sıcaksa elinizi aniden çekmeniz veya bir çilingirin kilitteki sistemi eliyle hissederek açılmayan kilitleri açabilmesi. Bilişsel işlerdeyse mesleğin ne kadar yaratıcı olduğu yapay zekâya karşı dayanıklılığını belirliyor. Bazı işler var ki mesela muhasebecilik, aklınızı çok kullansanız da hep aynı şeyleri aynı kurala göre yapıyorsunuz. Bu tip meslekler yaratıcılık değil optimizasyona dayalı. O nedenle yapay zekâya karşı dayanıklılıkları az. Oysa mesela “köşe yazarlığı” yaratıcı bir iş. Elbet onun da kuralları, daha etkin yazı yazmanın yolları var. Ancak her bir yazdığınız yazıya başlarken sonunu düşünseniz de yazarken aklınıza neler geleceğini tam olarak bilemiyorsunuz. Şükür henüz ChatGPT istenen kalitede köşe yazıları yazamıyor!

Bir yanda mesleğin ne kadar insani ilişkilere dayandığı (dikey eksen) yani sosyal olduğu bir yanda kol gücüne dayalı işler için meslekte el becerisinin önemi, bilişsel işlerde de meslekte yaratıcılığın önemini koyunca (yatay eksen), bir mesleğin yapay zekâ ve teknolojik dönüşüme karşı ne kadar dayanıklı olduğunu dört kategoride analiz edebiliyoruz. İsterseniz yandaki tablolara bakalım:
Güvenli mesleklerden birini yapıyorsanız (şimdilik) rahat edebilirsiniz: Yaşlı bakıcılığı, spor hocalığı, psikiyatrist veya ceza avukatı bu kategoride. Bu mesleklerin hem sosyal boyutu kuvvetli hem de ya el becerisine ya da yaratıcılığa dayandıkları için yapay zekâya karşı mücadelede güçleri fazla.
İnsani meslekler, o kadar yaratıcı veya el becerisine dayanmasa da sosyal boyutları önemli olduğu için şimdilik idare edecek gibi görünüyor. Mesela barmenlik. İçkileri robota doldurtmak mümkün olsa da bir bara giden müşteriler her zaman iki laf edebilecekleri güler yüzlü bir barmen görmek isteyecektir. Öğretmen, doktor ve hatta düğün organizatörlüğünü de bu kategoriye almak mümkün.
Yavaş yavaş ölecek meslekler, muhtemelen siz emekli olana kadar idare edebileceğiniz ama çocuklarınıza önermemeniz gereken meslekler. Grafik tasarımcılık ve finansal analistlik bu kategoride. Bu mesleklerin sosyal ilişki yönü zayıf. Yapay zekâ ilerledikçe bir gün bu işi insanlardan daha iyi yapmaya başlayacak. Aynı durum taksiciler veya gündelik temizlikçiler için de geçerli. Hâlihazırda otonom araçlar veya temizlik robotları zaten bu işi yapıyor, sadece yaygınlaşmalarının önünde maliyet ve kanuni engeller var. (Ne yazık ki köşe yazarlığı da bu kategoride görünüyor!)
Son kategori ise şu anda ortadan kalkmak üzere olan tehlike altındaki meslekler. Mesela kamyon şoförlüğü. Uzun yollarda trafik şehir içi kadar değişken olmadığı için bu işi hâlihazırda yapay zekâya dayanan otonom sürüş sistemleri yapabiliyor. Fast food restoranlarındaki kasa görevlileri/garsonlar için de aynı durum geçerli. Tercümanlık veya radyologluk için de aynı şeyi söylemek mümkün.

Buradan çıkarabileceğimiz iki sonuç var:
Birincisi, bir mesleğin toptan ortadan kalkması diye bir durum söz konusu değil. Mesela, avukatlık mesleğini ele alalım: Muhtemelen ticari sözleşmeler hazırlayan bir avukatın işini şu anda yapay zekâ daha iyi yapıyor. Tek problem, yapay zekâyı baroya üye yapamıyoruz. Ancak, mahkemede savunma yapan bir ceza avukatının işini yapay zekânın elinden alması mümkün değil. Benzer şekilde ticari bir pazarlığa destek olan bir avukatın esas becerisi de kazandığı güven, arabulma, vb. olduğu için yeri sağlam. Benzer bir ayrımı, sadece görüntü analizi yapan bir radyolog ile hastasıyla iyi iletişim kurup onu tedaviye ikna eden başka bir doktor arasında da yapabiliriz. Her siparişte aynı tuşlara basıp siparişi sisteme kaydeden, sonra da siparişleri veren bir garsonla, müşteriyle sohbet eden, hâlini hatırını soran, gerektiğinde arkasını kollayan bir garson arasında da. Demek ki önemli olan mesleğin ne olduğundan çok sizin mesleğin neresinde olduğunuz!
İkincisi, bir meslek, kompleks, anlaşılması zor hâle geldikçe yapay zekâya karşı dayanıklılığı artıyor. Bu nedenle “eğer yaptığınız işi annenize 10 dakikada anlatabiliyorsanız, önümüzdeki 10 sene içinde işsiz kalacaksınız.” Yaptığınız işin sadece sizin yapabileceğiniz bir yanının olması lazım. Bu kimsenin bilmediği bir meslek sırrı da olabilir (sizden başka bilen yoksa yapay zekâ da öğrenemez) veya bir kişi, kurum ya da toplumun size sonsuz güveni de olabilir. Mesleğinizin ne olduğundan bağımsız olarak başkalarının, özellikle de yapay zekânın anlayamayacağı özellikler elde etmeniz lazım.
Son olarak yine Kai-Fu Lee’nin kitabından önemli bir anekdot ile kapatalım. Malum Çin’de nüfus hızla yaşlanıyor ve yaşlı bakımı en önemli toplumsal sorunlardan biri. Çinliler bu sorunu çözmek için yaşlılara evde ışıkları yakmak gibi basit komutları verebilecekleri ve almaları gereken ilaçları hatırlamak için kullanacakları bir elektronik cihaz geliştirmişler. Sistemde bir de yaşlıların takıldıkları zaman soru sorabilmeleri için sesli canlı görüşme seçeneği varmış. Sonunda bu cihazla yapılabilecek o kadar iş arasında en çok kullanılan özellik ne olmuş, biliyor musunuz? Canlı konuşma. Bir süre sonra anlaşılmış ki yaşlılar aslında cihazla ilgili soruları olduğu için değil, konuşacak kimseleri olmadığı için canlı destek özelliğini kullanıyorlar. İnsanı insan yapan en önemli özellik karşısındakini anlayabilmek, doğru soruları sorabilmek, güvenmek ve güvenilebilmek… Mesleğimiz ne olursa olsun bu özelliklerimizi güçlendirdiğimiz sürece sırtımız yere gelmeyecektir.
DİPNOT
1 AI 2041: Ten Visions for Our Future