Hepimiz kürekçi olabiliriz

Fotoğraf
Koray Berkin
22 Şubat 2022 - 12:46

İstanbul dünyanın "gözüne uyku girmeyen" şehirlerinden. Çok büyük ve kalabalık olduğu için günün her saati mutlaka bir işe gideni, bir işten döneni, dostuyla sohbet edeni, bir soluklanmaya çıkanı, güleni, ağlayanı var. Hemşerilerin aynı anda yastığa baş koyduğu, aynı saatlerde kalkıp işe koyulduğu vaki değildir. Herkes bir kenarda, kendi hayat temposunda, ayrı bir evren olarak yaşamını sürdürür bu şehirde.

Günümüz yaşam şartları çok ağır. Türkiye özelindeki ekstra zorlukları bir kenara koysak bile, büyük şehirlerde zamanın ağırlığı kendisini küçük yerleşimlere oranla daha çok hissettirir. En sıradan örnekle, trafik sıkışıklıklarını ve mesafelerin uzunluğunu katınca, bireylerin iş için hayatlarından harcadıkları saat sayısı insani boyutları aşar. Gerçek anlamda okumaya ve izlemeye vakit kalmaz. İş dönüşü yenen hızlı akşam yemeği üzerine televizyon karşısında gözler kapanmaya başlar...

Oysa yetişkinlerin de çocuklar gibi oyun oynamaya; sevdiği bir fiziksel aktiviteyle enerji boşaltmaya ihtiyacı vardır mutlu olmak için. Zihin başka türlü dinlenemiyor.

Böyle bir ihtiyacı olduğunu fark edip pandemi tedirginliğiyle açık havada ne yapabileceğinin arayışına giren İstanbulluların geçen yıldan bu yana kürek çekmeye yöneldiğini görüyoruz. Dar bir boğazın ayırdığı iki büyük yarımadadan müteşekkil şehrimizde doğaya, dinlenmeye, spor yapmaya niyetlenen insanların denize yönelmesi kadar mantıklı bir hamle olamaz. Hatta deniz şehrinin sakinleri olarak denizle aramıza çok mesafe koyduğumuz söylenebilir. Bu şehir binlerce yıl önce kurulduğundan beri, o zaman şimdiye göre çok daha dar olan çapı içinde ve çevresiyle alışverişinde küreğe asılmak bir zaruret olmuştur.

Burak Demirsaran, Altınboynuz SK

Bugün İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi’nde sabahın erken saatlerinde, çoğunlukla işe gitmeden önce küreklere asılanların herhangi bir zaruri sebebi yok. Ortak hisleri, suyla temasın huzur verdiği, sessizliğin zihni dinlendirdiği ve vücudun her yerini çalıştıran kürek çekme hareketlerinin bedeni dinçleştirdiği yönünde.

İlle ağır antrenmanlara girmemiz, kendimizi bir başarıya zorlamamız, madalya hedeflememiz gerekmiyor. Her türlü baskıdan uzak, sadece kürek çekmiş olmak için kürek çekebiliyoruz ve buna “hobi kürekçilik” deniyor. Sırf kendimize iyilik olsun diye yani. Fakat elbette bunu doğru teknikle ve güvenliğimizi tehlikeye atmadan yapmamız hayrımıza olur. Bu noktada, çoğunlukla millî sporcular eşliğinde ama amatör ruh özverisiyle hobi kürekçileri denizle buluşturan kulüpler ile küçük ve özel gruplardan yardım alabiliyoruz. Hedef: Deniz küreği!

Herkes yapabilir

2015’te kurulan Altınboynuz Spor Kulübü, hobi kürekçi olmak isteyenler için en kıdemli rehber. Kulübün sizi denizle buluşturacağı nokta, Tarihî Yarımada’nın yamacı, dünyada “Golden Horn” adıyla bilinen Haliç’in çalkantısız suları.

Bu yaştan sonra küreğe mi başlanır demeyin. Hobi kürekçilik eğitimi veren grupları ziyarete gittiğimizde elli yaş üzeri kadın ve erkeklerle tanışma fırsatımız oldu. Çoğu henüz 2021’de bu imkânı keşfetmişlerdi; yani kürekte “dünkü çocuk” idiler ama hem psikolojik etkilerinden hem de fiziki anlamda aldıkları sonuçlardan çok memnundular. Kürekçilikte yetişkin kategorisi için “rekreatif” tabiri kullanılıyor. Kendimi motive etmek için mutlaka önüme bir hedef koyma ihtiyacım var diyenlerdenseniz, rekreasyon kategorisi yarışlara katılabilirsiniz. 

Altınboynuz SK’nın kurucusu Burak Demirsaran, yoldan geçen her İstanbullunun kürekçi olup olamayacağına dair merakımızı şöyle gideriyor: "Rekreatif anlamda dileyen herkes kürek çekebilir. Performans, müsabık olma ya da ekip içerisinde şampiyonluk mücadelesi ilerleyen dönemde antrenörler ve sporcu arasında kurulacak bağ ile gelişen olgular. Ancak temel olarak evet, herkes kürek çekebilir."

Ulaş Gürpınar, Moda Kürek Kulübü

Geçen sonbahar Moda Kürek Kulübü’nü kuran gazeteci Ulaş Gürpınar da “Yüzme bilen her birey, fiziksel durumu ve yaşı ne olursa olsun ekibimize katılabilir” diyor.

Rumeli Kürek Kulübü’nün kurucuları Beyza Ejderoğlu ile Ömer Sefa Polat çerçeveyi biraz daha netleştiriyor: "On iki yaş ve üzeri sağlıklı her birey için uygun bir spordur. Üst yaş sınırımız yok. Genelde hobi küreğine gelen sporcularımız çalışan kesim oluyor. Çoğunlukla yaşları otuzla kırk arasında değişiyor. Kürekte kilo bakımından da 130-140’ı aşmamak gerek."

Gerçekten, sabah gün doğumuna doğru tekne başlarında toplanan insanlar arasında ev kadınları, öğrenciler, tiyatrocular, gazeteciler, müzisyenler, ressamlar, akademisyenler, balerinler, çevirmenler, doktorlar, üst düzey yöneticiler, antropologlar; çok farklı meşguliyetten insanlar bir araya geliyor. Karada ısındıktan sonra teknelerini suya taşıyor ve yaklaşık bir saat kürek çekiyorlar. En çok ilgimizi celbeden, hepsinin o saatte dahi neşeli, zinde ve nazik hâlleri.

Beyza Ejderoğlu ve Ömer Sefa Polat, Rumeli Kürek Kulübü

Nedir küreğin sırrı?

Bu kadar farklı çevreden insanı aynı gıpta edilesi hâlde karşımızda bulunca, küreğin sırrını aramaya girişiyoruz. 

Kürek, tüm kas gruplarını çalıştıran ender sporlardan biri: Bacaktan kuvvet alıyor, bedeni öne itiyor ve kollarla küreği çekiyorsunuz. Sıralamayı oturtup seri hareketlere geçene kadar “tuhaf” şeyler yapmanız, hatta antrenörlerinizi bıyık altından güldürmeniz beklenebilir, doğal sonuçlar. Siz de gülüp geçin. Çünkü kürek dayanıklılığı ve kondüsyonu artırıyor, kiloyu düzenliyor, duruş bozukluğuna iyi geliyor. Ayrıca, Ulaş Gürpınar’ın deyimiyle, İstanbullular için tam terapi işlevi görüyor.

"Yoğun çalışma hayatı, trafik, stres yüzünden yıpranan bir toplumuz ve koşturmaca içerisinde kendimize zaman ayırmayı unutuyoruz. Kürek sporu ve suyun üzerinde olmak kişiye mental olarak çok iyi geliyor. Genelde sabahın erken saatlerini tavsiye ediyoruz. İnsanlar işlerine gitmeden önce kürek çekmeye gelip suda ter atıyorlar. Kürek sporunun disiplinine alışan biri, hayatta zorluklara karşı nasıl tepki vereceğini öğreniyor. Kendine olan inancı ve özgüveni artıyor" diye anlatıyor Beyza Ejderoğlu. Küreklere asılırken bazısı aklını meşgul eden sorunlarla sessizce, bazısı bu paylaşımcı ve anlayışlı ortamda anlatarak zihnini boşaltıyor.

"Fiziksel ve ruhsal katkılarının yanında mevcut kültürel ve sosyal ortam sayesinde insanlar yeni dostluklar kurabiliyorlar. Kürek bu anlamda sürdürülebilir dostluklar kurmanıza imkân tanır" diyor ve hatta bunun garantisini verebileceğini söylüyor Burak Demirsaran.

Moda Kürek Kulübü'nün tekneleri erkek cinayetine kurban giden kadınların isimlerini taşıyor

Moda Kürek Kulübü’nün tekneleri şu dört ismi taşıyor: Şule Çet, Pınar Gültekin, Özgecan Aslan ve Hande Kader. Testosteron kokan cinayetlere kurban giden ve katilleri hoş görülen (!) kadınlar... Bu teknelerde, düşünün, iki kadın kürek çekerken kendinizi üç kadın gücünde hissediyorsunuz! Kulübün sahip olduğu dört tekneyi böylesi derin bir dayanışma düşüncesiyle isimlendirmiş Ulaş Gürpınar. "Çocukluğumdaki kulübün renkleri sarı siyahtı, bu nedenle kendi kulübümü aynı renklerle kurdum ama aralarına moru da ekledim. Kadın meselelerine duyarlıyız ve bu konularda sözümüz olsun istiyoruz" diyor. 

Böylesi hırssız, rekabetsiz ve dayanışma ruhu taşıyan bir ortam en çok ihtiyaç duyduğumuz şey olabilir.

Moda Kürek Kulübü suda

Duygusal meseleler

Kürek, ekipmanı pahalı bir spor. Tekne ve küreklerin satın alınması, kiralanan bir mekânda saklanması gerekiyor. Günlük eğitim verebileceğiniz kişi sayınız tekne kapasitenizle sınırlı, her eğitimde eğitmenin ve teknenin de denize çıkması, katılımcıyı takip etmesi gerekiyor. Dolayısıyla her ders özel ders gibi. Eğitimler namüsait hava şartlarından etkilenmeye müsait. Tüm bunlar düşünüldüğünde, eğitim için talep edilen fiyatlar gerçekten makul.

Burak Demirsaran spor yaşantısına 1989’da Fenerbahçe Spor Kulübü’nde kürekçi olarak başlamış millî bir atlet. Türkiye Kürek Federasyonu’nun çok aktif bir üyesi. Sporcu/ katılımcı kadrosunu epey genişletmiş olmasına rağmen, Altınboynuz SK onu besleyebilen bir gelir kaynağı değil. Aksine, çoğunlukla müzik yapımcılığı ve reklamcılık faaliyetlerinden elde ettiği gelirle kulübü destekliyor.

Ulaş Gürpınar, eski bir Türkiye Şampiyonu ve millî atlet. On beş yaşında kürek sporuna başlamış. Yirmi beşinci spor yılında, kürek antrenörlüğü yaptığı Fenerbahçe Spor Kulübü’nde sağlık sorunları ortaya çıkmış. Ayrılmak zorunda kalmış. Uzun bir sağlık mücadelesi... O arada öğrencileri bir kulüp kurması için baskı yapmışlar. Pahalı ekipman engelini de imece usulüyle aşmışlar. Gürpınar’ın eski öğrencilerinden oluşan yüz kişilik grupta herkes bütçesi müsaade ettiği kadarıyla para koymuş ortaya ve Moda Kürek Kulübü böyle kurulmuş.

Hırssız, rekabetsiz ve dayanışma ruhu taşıyan bir ortam...

Beyza Ejderoğlu ve Ömer Sefa Polat ikilisi, Türkiye’nin çok özlenen bir yüzünü gösteriyor bize: İdealist ve cesur gençlik. Yirmi iki yaşındalar ve geçen yıldan beri kafa kafaya vermiş, tüm enerji ve kaynaklarını bu sporu İstanbul sularında yaygınlaştırmaya harcıyorlar. Ejderoğlu yazılımcı ve eski voleybolcu; Polat, Fenerbahçe eski A takımı kürekçisi. Bir tekneyle İdealtepe’de çıktıkları yolda kazandıkları az bir parayı da ekipmana yatırarak ilerliyorlar. Ejderoğlu, "Kimse bizi desteklemedi fakat yılmadık, hep hayal kurduk. Elimizde olan kısıtlı bütçeyle iskele ve bir adet 2x [çift kişilik] tekne alabildik. Paramız yoktu fakat riski göze almıştık çünkü çok hevesli ve inançlıydık. İlk günden itibaren birçok insana ulaştık ve küreği tanıttık. İnsanların yüzünde tebessüme sebep olduk. İnanıyoruz ki ilerleyen zamanlarda her şey çok daha güzel olacak" diye umutla anlatıyor. Polat ise, "Şimdi en sevdiğim işi yapıyorum, insanların hayatına kürek sporunu katmaya çalışıyorum. Herkesin bu spordan yararlanmasını; insanların sabah işe gitmeden önce kürek çekip hayatlarındaki stresten, sıkıntıdan bir saat de olsa uzaklaşmalarını sağlamak istiyorum" diyor. Şu anda sadece iki adet 2x tekneleri var ve amaçladıkları yolda hızlanmak için bu yaşlarda yapabilecekleri en akıllıca şeyi yapıp sponsor arıyorlar.

Üç kulübe ve sayfalarımızda yer veremediğimiz diğerlerine internet sitelerinden ulaşabilir, güncel fiyatları ve antrenman saatleri konusunda bilgi alabilir, online kayıt başvurusunda bulunabilirsiniz.

Su Sporları
İstanbul
Kürek
Boğaz
Haliç
Moda
Moda Kürek Kulübü
Altınboynuz SK
Rumeli Kürek Kulübü
Sayı 009

BENZER

Yaz denince, renkli dondurma topları canlanır gözümüzde. Kimi meyveli sever, kimi klasik lezzetleri, ama herkesin sevgilisidir sıcak yaz günlerinin serinleten lezzeti dondurmalar.
İstanbul’un son yıllarda Orta Asya, Suriye ve Afganistan’dan aldığı göç, kentin coğrafyasına her şeyiyle yansıyor. Göç, ister iradi ister zorunlu gerçekleşmiş olsun, yeni bir yerde yeni bir yaşam inşa etmeye çalışan insanlar doğal olarak kendilerini cemiyetin parçası gibi hissetmeyi de umuyorlar. Tıpkı geride bıraktıkları memleketlerinde olduğu gibi. Uygur, Özbek, Arap, Türkmen ve Afgan restoranlarının yayılımı ve artışı bize bir şeyler anlatıyor. İstanbul, metropollerin doğasında olan çeşitliliğe ve renge adım adım kavuşurken, buraya göç eden topluluklar kendini “evlerindeymiş gibi” hissetmenin bir yolunu bulmuşa benziyor.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras ilk dalga kadın hareketinin namlı ismi Nezihe Muhiddin, Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan da önce kurulan Kadınlar Halk Fırkası’nın ilk başkanıdır.