Büyük İstanbul orkestraları

20 Şubat 2024 - 16:24

18 Kasım 1972... Cumhuriyet gazetesinde altıncı sayfanın alt satırlarına doğru bir başlık göze çarpıyor: “Elli yıl sonra gerçekleşen bir hayal. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ilk konserini veriyor!” 

Besteci Selmi Andak’ın verdiği bu müjdeyle uzun yıllar süren bir çabanın sonunda artık İstanbul’un da tam anlamıyla bir senfoni orkestrası vardır. Fakat bu orkestranın fikrî miladını 1972 olarak belirlemek çok genelgeçer bir tarihleme olur… Dönemin İstanbul Şehremini Cemil Topuzlu (1868-1958) dersaadet (İstanbul) halkının kültürel alışkanlıklar edinmesi ve şehrin sanat düzeyinin yükselmesi amacıyla belediyeye bağlı bir sanat okulu kurma fikrini uzun zamandır düşünür. Cemil Bey, merkezî idareyi ikna ettikten sonra hemen harekete geçer ve okulu kurma görevini özel olarak İstanbul’a davet ettiği Fransız Odeon Tiyatrosu Müdürü André Antoine’a (1858-1943) verir. Ünlü oyuncu bir tiyatro (Darülbedayi) bir de müzik (Darülelhan) bölümünden oluşan ve daha sonraki yıllarda adı İstanbul Belediye Konservatuvarı olarak değişecek namıdiğer Güzellikler/Nağmeler Evi’ni üç ay içinde kurar.1 Şehzadebaşı’nda bulunan ve Serasker Mehmed Rıza Paşa (1844-1920) tarafından konak olarak inşa ettirilmiş Letafet Apartmanı artık bu okul için tahsis edilmiştir. I. Dünya Savaşı’nın zor şartları altında faaliyetine düşe kalka devam eden kurum ilk sanatçı adaylarını okula alır. Her ne kadar buradan yetişen müzisyenlerle klasik Batı müziği icra eden küçük topluluklar oluşmaya başlasa da İstanbul’da duyulması istenen çoksesli müzik fikri ilk olarak Cemil Topuzlu’nun aklına gelmez. Biraz daha geriye gidelim...

MUZIKA-Yİ HÜMÂYUN ORKESTRASI, ŞEF ZEKİ ÜNGÖR, 1917

KLASİK BATI MÜZİĞİ BAŞLIYOR 

7 Mayıs 1852... Floransa’dan İstanbul’a gelen bir mektup “Al Celebre Donizetti, Diretiore Generale della Musica di S. M. Imperiale il Sultano” yani: “Majesteleri Sultan’ın bandolarının eğitmeni ünlü Donizetti’ye”2 hitabıyla başlıyordu. Mektubu yollayan meşhur İtalyan opera bestecisi Gioachino Rossini (1792-1868), alan ise besteci ve müzikolog Emre Aracı’nın haklı söylemiyle bu toprakların çoksesli müzik yaşamına öncülük eden İtalyan müzisyen Guiseppe Donizetti Paşa3 (1788-1856) idi. Napolyon Bonapart’a bağlı bir alayın askerî orkestrasında flüt çalan Donizetti, Sultan II. Mahmud’un yenilikçi hareketlerinin getirisiyle hiç beklemediği bir anda mehter takımının yerine askerî bando kurmak için kendini 1828 yılında Galata Rıhtımı’nda bulur. Kısa zamanda Padişah’ın gözüne giren müzisyen Muzıka-yi Hümâyun adıyla bilinen bir bando kurar. Avrupai normlara sahip bu bandoyla beraber peş peşe bahriye orkestraları/bandoları kurulur, bu topluluklar gemilerle Avrupa’ya gittikçe hem gördüklerinden tecrübe edinir hem de kendi aralarındaki rekabetin getirisiyle gelişip çoksesli müziğin öncüsü olurlar. 

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonra gelen yapısal değişikliklerle Maarif Vekâleti’ne yani Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanan Darülelhan, 1926 yılında İstanbul Belediyesi'nin4 yönetimi altına girdi ve adı değiştirilerek İstanbul Musikî Mektebi’ne çevrildi.5 Bir müddet sonra adındaki musiki sözcüğü çıkartılan okul İstanbul Belediye Konservatuvarı olarak anılmaya başlandı ve Paris’teki müzik eğitimi bittikten sonra öğretmen olması için bir isim okula davet edildi: Cemal Reşit Rey.6 Muzıka-yi Hümâyun Orkestrası Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra yapısal değişikliklerle beraber İstanbul’dan yeni başkent Ankara’ya taşındı ve süreç içerisinde adı önce Riyâset-i Cumhur Mûsikî Heyeti (1924- 1932) daha sonra Riyâset-i Cumhur Filarmoni(k) Orkestrası (1932-1957) ve son olarak da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (1957) oldu. Fakat bu taşınma İstanbul’da büyük bir orkestra boşluğunu da beraberinde getirdi. Rey, kentin ortaya çıkan bu müzikal ihtiyacını fark ettikten sonra 1945 yılında Belediye Konservatuvarı’ndaki öğrenci ve öğretmenlerden oluşan İstanbul Şehir Orkestrası’nı kurdu. İlk konserini 13 Aralık 1945’te Beyoğlu Saray Sineması’nda veren ve bir devam orkestrası niteliğinde olan Şehir Orkestrası’ndan 1972’deki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın (İDSO) resmî kuruluşuna kadar Yaylı Çalgılar Orkestrası, Filarmoni Orkestrası, İstanbul Belediye Konservatuvar Orkestrası, Devlet Operası Orkestrası, İstanbul Oda Orkestrası ve Radyo Senfoni Orkestrası gibi birçok orkestral yapı oluşturuldu, denendi, tecrübe edildi ve bir nevi İDSO’nun kuruluşuna zemin hazırlandı.

İLK RESİTALİNİ 10 YAŞINDA VEREN DÜNYACA ÜNLÜ KEMAN SANATÇIMIZ AYLA ERDURAN, CEMAL REŞİT REY’LE, 1955

İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI 

Dönemin Devlet Bakanı İsmail Arar İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın kuruluşunu gazeteye şu sözlerle müjdeliyordu: “1972- 1973 mevsiminden itibaren, Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) konserleri gibi devletimiz tarafından İstanbul sanatsever halkına da düzenli konserler verilmesi imkânı sağlanmıştır.”7 İDSO artık resmen hayattaydı! 18 Kasım 1972’de verilecek olan ilk konserin provasını Maçka’daki İTÜ Maden Fakültesi’nin konferans salonunda yapan orkestranın sanat ve idari işler yöneticisi CSO müdürü ve flüt sanatçısı Mükerrem Berk, orkestranın konuk şefi Prof. Gotthold E. Lessing, solist ise keman sanatçısı Suna Kan ilan edilir. Fakat Suna Hanım’ın yerine o gece sahneye solist olarak çellist Reşit Erzin çıkar. Gazetelerde, konser ilanlarında ve farklı mecmualarda Suna Kan’ın ismini görerek giden seyirciye konserden evvel Reşit Bey’in solist olacağı, Suna Hanım’ın ise ağır bir grip geçirdiği söylenir.8 Reşit Erzin’in ve orkestranın 18 Kasım 1972 akşamı yapılan ilk konserde çaldığı Saint-Seans’ın Op. 33 La minör Viyolonsel Konçertosu, Ulvi Cemal Erkin’in Sinfonietta’sı ve Beethoven’in 5. Senfoni’siyle beraber Guiseppe Donizetti’nin attığı temelden Cemal Reşit Rey’in inşasına kadar geçen sürecin sonunda İstanbul için artık çoksesli müzik yaşamı ve duyumu bambaşka bir noktaya evrilir...

Kurulduğu günlerde 52 müzisyenle yola çıkan İDSO, zamanla kadrosunu ve repertuvarını genişleterek temsillerinde özellikle Türk bestecilerin eserlerine oldukça önem verir; Yalçın Tura, İlhan Baran, Ferit Tüzün, Muammer Sun, Bülent Tarcan, Okan Demiriş, Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Kemal Sünder, Cemal Reşit Rey, Nevit Kodallı, Hasan Ferit Alnar, Cenan Akın ve Necil Kazım Akses gibi önemli isimlerin eserleri orkestranın programlarından eksik olmaz. Gustav Mahler’den Joseph Haydn’a, Richard Wagner’den Wolfgang Amadeus Mozart’a kadar kıta Avrupası başta olmak üzere klasik Batı müziği tarihine geçmiş uluslararası birçok bestecinin yapıtları da hem Türkiye’nin farklı illerinde hem de yurt dışında orkestra tarafından ustalıkla icra edilir. İDSO ilk yurt dışı turnesini Dışişleri Bakanlığı’nın isteği doğrultusunda 1974 yılında İspanya’da yapmış, konserlerde orkestraya Suna Kan ve Ayla Erduran solist sanatçı olarak eşlik etmiştir. Yıllar içinde Amerika, Japonya, Macaristan, İtalya, Yunanistan, Mısır, Almanya, Bulgaristan gibi birçok farklı ülkeye de aynı titizlik ve özveriyle turneler yapılır. Maçka Maden Fakültesi’nin konferans salonunda başlayan konserler 1980’lerin ortalarına doğru Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) devam eder. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nı mekânsal bir aidiyet doğrultusunda AKM ile bağdaştırmak yanlış olmayacaktır. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) 1973 yılından itibaren yapmaya başladığı Uluslararası İstanbul Festivali’nde her yıl farklı solistlere eşlik ederek çalan orkestra klasik müzik festivallerinin de ülkedeki öncü yapısı olmuştur.

İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI

Dünyaca ünlü birçok şef, kimi zaman orkestrayı yönetir, kimi zaman genel müzik direktörlüğü yapar, kimi zaman da daimî şef statüsünde kurumun tarihinde yerini alır. Bunlardan bazıları: Cemal Reşit Rey, Gotthold Ephraim Lessing, Hikmet Şimşek, Mircea Basarab, Gürer Aykal, Antole Fistoulari, Demirhan Altuğ, Howard Griffiths, Aaron Copland, Alexander Rahbari, Rengim Gökmen, Tadeuzs Strugala, Theodore Kuchar, Antonio Pirolli, Erich Bergel, Alexander Schwinck gibi Londra Senfoni Orkestrası’ndan Berlin Filarmoni’ye, La Scala’dan Royal Albert Hall’a kadar ünlü orkestralarla çok büyük ve önemli salonlarda konserler yönetmiş isimlerdir. Konzertmeister yani orkestrada birinci keman grubunun başında şeften sonra gelen müzisyen olan isimler arasında Semih Argeşo, Gülden Turalı, Yusuf Güler Aksöz, Şafan Tanyel, Ayşe Özbekligil gibi sanatçılar bulunur. Günümüzde ise bu görevler Jülide Yalçın ve Özgecan Günöz tarafından sürdürülmektedir.

İDSO, kuruluşundan bu yana klasik müzik dünyasının önemli isimlerini de solist olarak ağırlamış, onlarla Türkiye’nin birçok şehrinde konçertolar, senfoniler çalmıştır. Bunların başında Luciano Pavarotti, Leyla Gencer, Igor Davidovich Oistrakh, Leonid Kogan, Václav Hudeček, Andre Navarra, Leonid Kogan, Heinrich Schiff, Jean-Pierre Rampal, Sabine Meyer, Gidon Kremer, James Tocco, Lazar Berman, Natalia Gutman, Güher-Süher Pekinel, Fazıl Say, İdil Biret, Ayşegül Sarıca, Ayla Erduran, Verda Erman, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, Antje Weithaas, Daniel Shafran, David Geringas, Truls Mork, Gustav Rivinius, Pierre Amoyal, Alexander Rudin, Efe Baltacıgil, Luis Bacalov, Alexander Markov, Jose Carreras, Ilya Gringolts, Antonio Meneses, David Helfgott, Radu Lupu gibi daha bir kısmını sayabildiğimiz nice önemli sanatçı bulunur. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bugün 1 şef, 16 birinci keman, 11 ikinci keman, 11 viyola, 8 viyolonsel, 5 kontrbas, 4 obua, 4 flüt, 4 klarinet, 4 fagot, 5 korno, 3 trompet, 4 trombon, 1 tuba, 1 timpani, 4 vurmalı saz, 1 arp ve 1 çelesta olmak üzere toplam 88 kişilik kadrosuyla İstanbul’un çoksesli müzik bayrağını taşımaya devam ediyor.

BORUSAN FİLARMONİ, 2023

BORUSAN FİLARMONİ ORKESTRASI 

Devlet senfoni orkestralarının varlığı; 1990’lı yıllar itibarıyla özel sektöre de bu konuda ilham vermiş, vizyonu ve sanat anlayışı yüksek şirketler sponsorluk yoluyla filarmoni orkestraları oluşturmaya başlar. Filarmoni terimini senfoniden ayıran nokta mevcut orkestranın bir vakıf veya özel sektör yapısı tarafından finanse edilip desteklenmesidir. Bu manada kuruluşundan bu yana hem yurt içinde hem de yurt dışında adından sıkça söz ettiren bir oluşumu es geçemeyiz: Borusan Filarmoni Orkestrası (BİFO). Borusan Holding’in İstanbul’un kültür sanat hayatındaki ilk hamlesi olan 1993 kuruluşlu Borusan Oda Orkestrası, Gürer Aykal’ın 1999 yılında orkestrayı senfoni formuna genişletmesi ve genel müzik direktörlüğüyle şefliği devralmasının ardından büyük orkestra serüvenine başlar... Borusan Sanat yönetiminin orkestranın artık hem niceliksel hem de niteliksel olarak üst seviyeye çıkması arzusuyla Aykal’la iletişime geçmesi, o dönem Amerika’da Teksas Senfoni Orkestrası’nın da müzik direktörlüğünü yapan şefi Türkiye’ye döndürerek hemen çalışmalara başlaması konusunda şevklendirir. Gürer Bey, orkestrada önce 39 olan müzisyen sayısını kuruluşunun ertesi yılı 65’e çıkararak BİFO’nun büyük orkestra formuna ulaşmasını sağlar.

Orkestra zaman içerisinde zengin repertuvarıyla İstanbul’un iki yakasında her ay konser vererek âdeta bir kent orkestrası olma görevini de üstlenir. İlk konserini 13 Mayıs 1999 akşamı Yıldız Sarayı’nda veren BİFO, performansıyla İstanbul’un kültür sanat izleyicisinden tam not alarak övgüler eşliğinde şehrin daimî orkestraları arasında yerini alır. İlk sezonunda Beethoven’ın senfonilerine ağırlıklı yer veren BİFO, 2003- 2018 yılları arasında İKSV’nin düzenlediği İstanbul Müzik Festivali’nin sürekli orkestrası olur ve festivallerde yaptığı görkemli açılışlarla adından sıkça söz ettirerek ününü hızla yayar. 1999-2009 yılları arasında Gürer Aykal’ın şefliğini yaptığı orkestrada 2009-2020 yıllarında Sascha Goetzl sanat yönetmeni ve sürekli şef olarak görev yapar. Goetzl eşliğinde birçok uluslararası klasik müzik etkinliğinde bulunan orkestra, 2010 yılında Avusturya Salzburg Festivali’nin açılış etkinliklerinde çalmış, 2014’te ise Londra’da Royal Albert Hall’da gerçekleşen BBC Proms’a Türkiye’den davet edilen ilk topluluk olarak “Oriental Promise” adını verdiği konseriyle Avrupa’da da adından söz ettirir. BİFO Avusturya’da Wiener Konzerthaus, Almanya’da Graf Zeppelin Haus, Meistersinger Halle, Philarmonie Essen, Hong Kong’da H.K. Cultural Centre, Fransa’da Theatre Des Champs Elysees, İsviçre’de Tonhalle Maag Haal ve Hollanda’da Het Concertgebouw9 gibi çok önemli salonlarda solo ve müzik festivalleri kapsamında birçok kez çalar.

Eşlik ettiği solistler arasında Renée Fleming, Lang Lang, Hilary Hahn, Elīna Garanča, Juan Diego Flórez, Angela Gheorghiu, Joseph Calleja, Maxim Vengerov, Roberto Alagna, Rudolf Buchbinder, Nicola Benedetti, Bryn Terfel, Isabelle Faust, Branford Marsalis, Daniel Müller- Schott, Nadja Michael, Isabelle van Keulen, Julian Rachlin, Thomas Hampson, Sabine Meyer, Michel Camilo, Arcadi Volodos gibi birçok önemli isim bulunur. Igor Oistrakh, Krzysztof Penderecki, Emil Tabakov, Pavel Kogan, James Judd, Alain Paris, Ion Marin, Justus Frantz, Joseph Wolfe, Andreas Schüller, Joseph Caballé-Domenech, Rengim Gökmen ve Ryan McAdams gibi ünlü şefler orkestrayı yönetmiştir. Günümüzde Carlo Tenan’ın sanat yönetmeni ve sürekli şef olarak görev yaptığı orkestrada Gürer Aykal onursal şeflik pozisyonunu sürdürmektedir.

CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU’NUN GÜNÜMÜZDEKİ GENEL SANAT YÖNETMENLİĞİNİ MURAT CEM ORHAN YAPMAKTADIR

CEMAL REŞİT REY SENFONİ ORKESTRASI 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası, kariyerine opera orkestrası olarak 1995 yılında başlayan bir oluşum. Türkiye’de yerel bir yönetime bağlı ilk orkestra olma unvanına sahip CRR Senfoni, kuruluşundan bu yana farklı program içerikleriyle dikkat çekiyor. Bugün orkestranın ikameti olan ve CRR Konser Salonu olarak bilinen mekân, 1989’da İstanbul Konser Salonu ismiyle açıldı. Cemal Reşit Rey adının konmasını ise müzikolog ve salonun o yıllardaki Genel Sanat Yönetmeni Filiz Ali şu sözlerle anlatıyor: “Cemal Reşit Rey’in piyano öğrencilerinden ikisi bir gün konser salonunda beni ziyarete geldiler. Gelenler, Cemal Reşit Rey’in Belediye Konservatuvarı’ndaki ilk piyano ve analiz öğrencilerinden olan Mâsume Batu ile Türkiye radyolarının ilk kadın spikeri Emel Gâzimihâl’di. Bana bir öneriyle gelmişlerdi, hocaları Cemal Bey, İstanbul Belediyesi’nin müzik etkinlikleri ile özdeşleşmiş bir isim idi. İstanbul Belediyesi Şehir Orkestrası’nı kurup emekli oluncaya kadar şefliğini yapan Cemal Bey’in adı yeni konser salonuna verilmeliydi.”10 Nitekim öyle de oldu, dönemin belediye başkanının bu fikri onaylamasıyla salonun adı artık CRR Konser Salonu’ydu. 1995 yılında salonun Genel Sanat Yönetmeni Arda Aydoğan tarafından kurularak kariyerine başlayan ve ilk temsilini Fahrettin Kerimov'un şefliği, Pelih Halkacı'nın başkemancılığıyla, Üzeyir Hacıbeyov'un Arşın Mal Alan operetini çalarak yapan CRR senfoni, 1997 yılında tam olarak senfoni orkestrası formu aldıktan sonra Sir James Galway, Yoel Levi, David Gimenez, Emin Güven Yaşlıçam, Ender Sakpınar, Betin Güneş, Rengim Gökmen, Carlo Palleschi, Ramiz Melik Aslanov, Alexander Rahbari gibi şeflerin yönetimindedir. Salonun günümüzdeki genel sanat yönetmenliğini ise Murat Cem Orhan yapmaktadır.

49. İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ’NİN AÇILIŞ KONSERİNDE TEKFEN FİLARMONİ, 2021 (FOTOĞRAF: İKSV ARŞİVİ)

TEKFEN FİLARMONİ ORKESTRASI 

Tekfen Holding’in desteğiyle şef Saim Akçıl tarafından 1992 yılında Karadeniz Oda Orkestrası adıyla kurulan, daha sonra genişleyerek Tekfen Filarmoni Orkestrası adını alan yapı özel sektörün uzun yıllardır desteklediği bir diğer güzide orkestra. Repertuvarları ise sadece kıta Avrupa merkezli değil, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerden bestecilere ve yerel çalgıların sıklıkla kullanıldığı eserlere de dayanıyor. “Tekfen Filarmoni, kuruluşundan bu yana, bir senfonik orkestranın klasik repertuvarına ek olarak temsil ettiği coğrafyanın müziğini ve kendine özgü çalgılarını da sanatsal çizgisinin doğal bir parçası olarak kabul etti. Saim Akçıl yönetiminde yurt içi ve yurt dışı temsillerinde ud, ney ve kanun başta olmak üzere Türkiye’den bağlama, kaval, kemençe ve tulum; Azerbaycan’dan kamança; Gürcistan’dan salamuri; Kazakistan’dan kılkobuz; Kırgızistan’dan komuz; Rusya’dan domra; Özbekistan’dan çang; Ukrayna’dan bandura ve Yunanistan’dan buzuki gibi otantik çalgılara ve onlar için yazılmış eserlere yer veren Tekfen Filarmoni, bu coğrafyaların müzikal mirasına sahip çıkmayı görev edindi.”11 2019-2023 yılları arasında İstanbul Müzik Festivali’nin açılış orkestrası görevini başarıyla yerine getiren Tekfen Filarmoni, festivale görkemli müzikal duyumlar armağan eder. İlk konserini Aralık 1992’de Saim Akçıl şefliğinde Antalya’da veren orkestrada bugün daimî şef Aziz Shokhakimov, orkestranın konzertmeister’i yani başkemancısı Alexei Moshkov, grup şefi ise keman sanatçısı Deniz Toygür’dür.

Orkestra
Cemal Reşit Rey
Borusan Filarmoni
BİFO
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası
TEKFEN Filarmoni Orkestrası
Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası
Klasik Müzik
İstanbul
Sayı 017

BENZER

Moda’da bir lokanta işleten yaşlı, top kafalı ve iri bir tekir olan Tekin’in yazarımızla iletişimi seviye atlıyor, hikâyenin devamına buyrun…
Çanakkale Savaşı’nı yakın muharebeler tarihiyle amatör veya profesyonel anlamda ilgilenen herkes bilir. Bir imkânsızın başarılma hikâyesidir. Fakat hep karadaki siperler, denizdeki mayınlar, gemiler, çıkarmalar ön planda olur. Oysa Çanakkale Savaşı’nda uçaklar ve kısa bir eğitimle kendini kanatlandırmaya gönüllü çiçeği burnunda havacılar da vardır ve Türkiye onların gözü kara keşif uçuşlarına çok şey borçludur.
Geçmişi bir asırdan uzun zamana dayanan İstanbul Şehir Tiyatroları’nın sergilediği ilk oyun, Fransız yazar Émile Fabre’ın eserinden Türkçeye uyarlanan Çürük Temel’di. Emin Nedret İşli, koleksiyonunda bulunan tanıtım kitapçığından yola çıkarak bu oyunun özelliklerini yazıyor ve 1916 olarak bilinen ilk temsil tarihini 1915 olarak tespit ederek çok yaygın bir yanlış bilgiyi de düzeltiyor.