Ramazan ayı boyunca eskiden teravih namazından sahura kadar geçen sürede çeşitli eğlenceler düzenlenirdi. İstanbul’un Şehzadebaşı ve Feshane semtlerinde olduğu gibi diğer şehirlerde de sokaklar panayıra dönüştürülür, ortaoyunu, Karagöz gösterileri ve çeşitli konserler düzenlenirdi. Ramazan’ın bir diğer geleneği de bazı camilerin avlularında halkın alışveriş yaptığı sergilerin düzenlenmesiydi. İstanbul’da 29 Aralık 1931 Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günüydü. Geleneksel Ramazan Sergisi de aynı gün Beyazıt Camii’nin avlusunda açıldı. Her sene açılan sergilere halk yoğun ilgi gösterir, gazeteler de yaşananların haberlerini yapardı.

Akşam gazetesinin usta yazarı Hikmet Feridun Es’in Beyazıt Camii avlusundaki sergiyle ilgili “Haniya haysiyetli sucuklar!” başlıklı izlenim yazısı 12 Ocak 1932 Salı günü Faik Şenol’un fotoğrafıyla yayımlandı:
Beyazıt Kütüphanesi’nden çıkınca kulağıma tiz perdeden sesler geldi: “Haydi efendim... Hoşaflıklarımız var...”
“Âlâ reçel... Âlâ reçel...”
“Sucuğa gel... Pastırmaya gel...” “Haniya haysiyetli sucuklar... Haysiyetli sucuklar!”
Bilhassa bu “haysiyetli sucuk!” sesi merakımı uyandırdı... Birkaç adım attım. Uuuu... Beyazıt Camii’nin avlusunda muazzam bir sergi açılmış... Avlu adeta kocaman bir bonmarşe halinde idi... İğne iplikten, kalaylanmış bakır sahanlardan, hacı yağlarından, tespihlerden, kuru erik, kuru kayısı gibi hoşaflıklardan, pestillerden, tespih ve ağızlık satanlardan tutun da sucukçulara, pastırmacılara kadar bütün çarşamba pazarı esnafı burada... Sergi epi [epey] kalabalık.