1930'lardan yaz manzaraları

Fotoğraf
Cengiz Kahraman Arşivi, İBB Kültür AŞ Faik Şenol Koleksiyonu
06 Haziran 2021 - 13:00

6 Ağustos 1930
Sıcaklar bastırınca fiyatlar arttı

30 yılının Ağustos ayında İstanbul, mevsim normallerinin üstünde bir hava sıcaklığına tanıklık etmekteydi. Akşam gazetesi 7 Ağustos 1930’da beşinci sayfasında Eminönü’nden Perşembe Pazarı’na yolcu taşıyan sandalcıların ücretlerini yüzde 100 arttırdığını yazdı:

Karşıdan karşıya
Sıcaklar kan ter içinde yürürken insana pek ağır geliyor. Hele öğle zamanı köprüden yaya olarak geçme âdeti bir mesele...
Bunun için birçokları karşıdan karşıya sandalla geçiyorlar...
Lakin sandalcılar havaların ısınması üzerine fiyatları epey arttırmışlardır. Evvelce karşıdan karşıya geçmek 5 kuruş iken şimdi bu küçük sefer 10 kuruşa çıkmıştır.

Fotoğraf gazetenin usta foto muhabiri Faik Şenol tarafından çekildi.

Namık Görgüç'ün çektiği bu fotoğraf Cumhuriyet gazetesinde 24 Temmuz 1930’da yayımlandı

4 Temmuz 1930
Beykoz’da deniz yarışları

İstanbul Mıntıkası Denizcilik Heyeti tarafından düzenlenen ikinci teşvik müsabakaları 4 Temmuz Cuma günü Beykoz’da yapıldı. Yarışlara Galatasaray, Beylerbeyi, Beykoz, Altınordu, Fenerbahçe ve Haliç kulüpleri katıldı. Hava çok güzeldi. Galatasaray Kulübü’nün altı birincilik kazandığı müsabakalar saat 11.00’de küçükler arasında yapılan tek çifte yarışıyla başladı.

Cumhuriyet gazetesinde 24 Temmuz 1930’da yayımlanan bu fotoğrafta "iki çifte hanımlar yarışı"nda birinci olan Altınordu Kulübü’nün sporcuları görülüyor. Fotoğrafı gazetenin usta foto muhabiri Namık Görgüç çekti.

Namık Görgüç imzalı bir kare daha

17 Temmuz 1931
Mevsimin en sıcak günü

16 Temmuz Perşembe günü İstanbul mevsimin en sıcak gününü yaşıyordu. Poyrazdan esen rüzgâr hafif olduğundan sıcağın tesirini azaltamıyordu. Hava bir önceki güne göre çok daha bunaltıcı olunca baygınlık geçirenler olduğu görüldü. Cumhuriyet gazetesi bir sonraki gün verdiği haberde sıcak havayı şöyle tarif etti:

Şehrin kesif mahalleri dün maruf tabirle cayır cayır yanmıştır. Müthiş sıcaktan mecalsiz ve huzursuz kalan halk sahillere, şerbetçi dükkânlarına hücum etti. Şerbetçi dükkânlarının önü, tatili faaliyet eden bankaların gişelerinden daha kalabalıktı. Dairelerde, kapalı yerlerde yalnız gömlekle çalışmak bile harareti tadilde faydasız kalmıştır. Ayran, şerbet gibi soğuk içecek satan bir dükkânı gösteren bu fotoğraf Namık Görgüç’ün imzasını taşıyor.

Faik Şenol imzalı bu fotoğraf 2 Ağustos 1932’de Akşam gazetesinde yayımlandı

2 Ağustos 1932
Samatya'da sahil gazinosu

Samatya’da deniz kenarındaki gazinolara her gün özellikle de cuma ve pazar günleri büyük bir ilgi oluyordu. Samatya ve yakın semtlerden gazinolara gidenler geç saatlere kadar burada eşi dostu görerek sohbet ediyor, temiz hava alıp yaz sıcaklarında ferahlıyordu. Deniz kenarındaki bu gazinolara gelenlerin bazıları yanlarında getirdikleri yemeklerle bazıları ise etrafta dolaşan seyyar satıcılardan aldıkları mezelerle karınlarını doyuruyordu. Gazeteci Hikmet Feridun Es, 2 Ağustos 1932’de Akşam gazetesinde yayımlanan yazısında Samatya’da bir sahil gazinosunda geçirdiği pazar gününü şöyle anlatıyor:

[...] Seyyar mezeciler fırıl fırıl dolaşıyor. Midye dolmacısı ile topikçi birbirileriyle müsabakaya girişmiş gibi, biri bağırırken öteki feryadı basıyor. Bir balıkçının elinde küçük bir tepsi, tepsinin içinde ellerini kollarını oynatarak yürümeye çalışan bir ıstakoz. Balıkçı her masanın önünde bir kere duruyor: “Haydi efendim haşlayalım. Haydi haşlıyoruz.” Biraz evvel arkamdaki masadan bir ses yükseldi: "Yahu pazarları Samatya nefis oluyormuş!" Bu keyifli habere eşlik eden fotoğrafı gazetenin usta foto muhabiri Faik Şenol çekti.

İstanbul Berberler Cemiyeti'nin 19 Ağustos 1932'de Suadiye’de düzenlediği eğlence. Fotoğraf: Namık Görgüç

20 Ağustos 1932
Berberlerin kır balosu

İstanbul Berberler Cemiyeti 19 Ağustos 1932 tarihinde Suadiye’de bir eğlence düzenledi. Berberler aileleriyle birlikte saat 14.00’te Galata Köprüsü’ndeki iskeleden Bağdat vapuruna bindi. Vapur Beşiktaş, Üsküdar ve Kadıköy iskelelerinde bekleyen diğer yolcularını da alarak Suadiye’ye doğru yola çıktı.

Suadiye’de düzenlenen eğlencelerden önce cemiyet azalarından bazıları "berberlik mesleğinin mucit ve banisi ile sanatının tarihçesi" hakkında konuşmalar yaptılar. Daha sonra berberler arasında yarışmalar düzenlendi: "Permanot" birincisi altın madalya, "ondüle" birincisi 30 lira, "manikür" birincisi 20 lira ile bir buket, "saç kesme ve tuvalet" birincisi 30 lira kazanırken, dans birincisine bir buket, yüzme birincisine ise bir şişe kolonya takdim edildi. Saat 17.00’de Suadiye Plaj Gazinosu’nda başlayan kır balosu gece yarısına doğru sona erdi. Cumhuriyet gazetesinde 21 Ağustos 1932’de yayımlanan bu haberin fotoğrafını Namık Görgüç çekti.

Aksaray'da yağmur, 1933

6 Temmuz 1933
Temmuz seli

İstanbul’da 1933 yılının yaz aylarında hava sıcaklığı mevsim normallerinin altında seyrediyordu. Şehir zaman zaman da sağanak yağışlarla karşılaşıyordu. 1 Temmuz Cumartesi günü hava durgun ve rüzgârlıydı. Ertesi gün öğleden sonra başlayan yağmur bütün gece devam etti. Pazartesi günü güneş açsa da salı günü halk bulutlu ve sert rüzgârlı bir havayla karşılaştı.
5 Temmuz Çarşamba günü ufukları kaplayan simsiyah bulutların neticesi de şehrin üzerine öğleden sonra bardaktan boşanırcasına inen sağanak yağmur oldu. Saat 16.30’da dinen yağmur çeşitli semtlerde sel baskınlarına sebebiyet verdi. Aksaray’da yağan yağmurdaki yansımalar fotoğrafçılara estetik görüntüler yakalama olanağı yaratmıştı. Cumhuriyet, Son Posta ve Akşam gazetelerinin foto muhabirleri, aynı gün farklı saatlerde yağmur birikintisinde oynayan çocukları çekti. Gördüğünüz bu iki fotoğrafın altında Namık Görgüç (Cumhuriyet) ve Faik Şenol’un (Akşam) imzaları vardı.

Tarih
1930'lar
İstanbul
IBB
Faik Şenol
Fotoğraf
Perşembe Pazarı
Beykoz
Samatya
Sayı 006

BENZER

21 Mart’ta Dünya Masal Anlatıcılığı Günü’nün kutlanıyor olmasını fırsat bildik ve Judith Liberman ile masal anlatıcılığını, Anadolu’nun ve İstanbul’un masallardaki yerini ve masal-terapi ilişkisini konuştuk.
Zamanında İspanya’dan kaçarak Osmanlı’da yeni yurdunu bulan Sefaradların bir kısmı 20. yüzyılda da farklı sebeplerle ama temelde daha iyi bir gelecek için yine yollara düşmüş, çoğunlukla ABD’nin New York ve Seattle şehirlerine yerleşmişlerdi. Tarihçi Kerem Tınaz, Osmanlı Yahudisi ailelerin belge ve bilgi bağışlarıyla ABD’de oluşturulan Sefarad Araştırmaları Koleksiyonu’ndan yola çıkarak bu hikâyeleri, yolculuk sebeplerini ve bu koleksiyon için yapılan akademi ve topluluk iş birliklerinin İstanbul gibi şehirlerin hafızası için ne denli önemli olabileceğini sorguladı.
Yetmişli yılların ortaları. Marmara’nın kuzeydoğusunda, denizin ortasında bir tekne. Teknede bir adam ve bir ıstakoz. Adamın sudan çıkarırken akşam yemeği hayallerini süsleyen ıstakoz, şimdi kalkmış adama tehditler savuruyor... Bu "aile" hikâyesinin devamını Kaan Sezyum’dan dinleyelim.