Sonbahar'da İstanbul'da...

22 Ağustos 2022 - 13:04

İstanbul’un kültürel çeşitliliği üzerinde çok fazla durur ama doğasının çeşitliliğini genellikle gözden kaçırırız. Oysa bu kadim şehir sadece insanlar için iki kıta arasında geçiş işlevi görmüyor, bu durum diğer canlılar için de geçerli. Kuşlar göç ederken İstanbul’un üzerinden geçiyor, burada konup dinleniyor ve kimisi de burayı mesken tutuyor. Boğaz, yine deniz canlıları için iki deniz arasında ulaşımı sağlıyor. Akdeniz ve Avrupa Sibirya iklim kuşakları İstanbul’da kesişiyor. Yani kısaca binlerce yıldır tüm canlılar tıpkı insanlar gibi İstanbul’u geçiş noktası olarak kullanıyor, burada konaklıyor, yaşıyor ve birbirine karışıyor...

Gelin bu sonbaharda İstanbul’a farklı bir gözle bakalım ve doğasının peşinden gidelim.

MİMAR SİNAN KÖPRÜSÜ, BÜYÜKÇEKMECE

ESKİ İSTANBULLUDAN YENİ İSTANBULLUYA MERHABA

Nereye gidelim: Büyükçekmece Mimar Sinan Köprüsü
Neden gidelim: Flamingoları izlemek için

Sinan’ın hiçbir yapıtında kendi ismi bulunmuyor ve imzası da yok. Biri hariç: Büyükçekmece Köprüsü... Büyükçekmece Gölü’nün Marmara Denizi’ne açılan ağzına yakın bir noktada yer alan yapı Sinan’ın köprü mimarlığındaki başyapıtı olarak kabul ediliyor. Büyükçekmece Köprüsü, çok zorlayıcı bir coğrafi arazi üzerinde kurulan olağanüstü mühendislik ölçütleriyle tasarlanmış bir eser. 1567-68 yılları arasında yapılmış. Dört köprünün birleştirilmesiyle tek bir köprü hâline getirilen yapının boyu yaklaşık 636 metre. Bu hâliyle Galata Köprüsü’nden de bir hayli uzun.

Ancak Büyükçekmece Köprüsü’nün üzerinde olma nedenimiz sadece köprünün güzelliği değil. Bir de buna eklenen kuşların güzelliği var. Köprünün üzerinden Devlet Su İşleri’nin barajına doğru baktığınızda martıların, karabatakların, sakarmeke kuşlarının arasında uzun bacakları ve boyları, pembeden kırmızıya çalan kanatlarıyla flamingoları göreceksiniz.

Flamingolar İstanbul’un yeni sakinlerinden. Havaların ısınarak daha kuzeylerde de sıcaklıkların artması ve Anadolu’daki diğer yaşam alanlarında oluşan tahribatlar onları İstanbul’a kadar getirdi. Şimdilerde 50 kadarı Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri arasında gidip geliyor. Onları izlemek ve İstanbul’un en yeni sakinlerine merhaba demek için en güzel noktaysa Büyükçekmece Gölü.

KÖYDE ATV SAFARİ, YAMAÇ PARAŞÜTÜ

Nereye gidelim: Çatalca Ormanlı köyü ve plajı
Neden gidelim: Adrenalin dolu bir gün için

İstanbul'a yakın doğa kaçamakları için tercih edilen noktalardan biri. Çatalca merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktaki Ormanlı köyü, sakin ve sessiz bir tatil için ideal olduğu kadar ekstrem spor severlerin de uğrak yeri. Köyde ATV safari, bisiklet turu, kuş gözlemi ve doğa yürüyüşü gibi aktiviteler yapmak mümkün.

İstanbul’da yamaç paraşütü yapılabilen neredeyse tek adres de burası. Adı gibi ormanla içi içe, deniz kıyısında harika bir köy olan Ormanlı’da 2000 yılından bu yana Ikarus Sportif Havacılık tarafından yamaç paraşütü eğitimleri veriliyor. Atlayışlar Ormanlı köyünün arka kısmında, kara yolu ile sahili birbirinden ayıran yamaçtan sahile doğru yapılıyor.

Ormanlı köyü plajı da oldukça temiz ve çoğunlukla sakin. Deniz tabanı ve plajı kum olan sahilin uzunluğu yaklaşık 4 kilometre.

HACILLI’DA GÜRLEK ŞELALESİ

SONBAHARIN TÜM RENKLERİ

Nereye gidelim: Hacıllı Şelalesi
Neden gidelim: Kamp yapmak için

İstanbul’a 90 kilometre uzaklıktaki bölge doğal güzelliğiyle öne çıkıyor. Şile otobanından ayrıldıktan sonra 30 kilometre köy yollarından gitmeniz gerekiyor. Yollar gayet iyi durumda ve “iyi ki şu anda bu yoldayım” dedirtecek güzellikler çıkaracak karşınıza. Hacıllı köyüne ulaştıktan sonra ister şelale tarafında ister daha sakin yerlerde kamp yapabilirsiniz. Kamp alanı seçeneği çok; karar vermek için fazla acele etmeyin. Önce keşfe çıkın. Şelaleye yürüyebilir, dere yürüyüşü, normal yürüyüş ya da kaya tırmanışı yapabilirsiniz. Tuvalet ve su yok. Tedarikli gitmelisiniz. Hafta sonları çok kalabalık olabiliyor ama kamp yeri alternatifinin çok olması avantaj. Dere içinden yürüyerek şelale bölgesine ulaşabileceğiniz gibi çok yakınına kadar otomobille de çıkabiliyorsunuz. Şelaleye yakın bir mağara var ama ekipmansız girmeyin.

GÜLHANE PARKI

HER DEVRİN SARAYLISI

Nereye gidelim: Gülhane Parkı’na
Neden gidelim: Gri balıkçılları görmek için

Tarihî açıdan oldukça önemli bir yer olan Gülhane Parkı, İstanbul’un Fatih ilçesinin Eminönü semtinde Alay Köşkü, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak kullanılan Gülhane Parkı, Türk tarihinde demokratikleşmenin ilk somut adımı olan Tanzimat Fermanı’nın okunduğu yer aynı zamanda.

Devasa çınar ağaçlarının olduğu park etrafındaki tarihî mekânlarla birlikte kentin en çok ziyaret edilen noktalarından. Ancak bizim parkta olma nedenimiz bu defa tarih değil. Parkın sonbaharda ortaya çıkan başka bir özelliğinin ve güzelliğin peşindeyiz. Yaprakların da dökülmesiyle daha da açığa çıkan bu güzelliği görmek için başınızı yukarı kaldırmanız yeterli. Ağaçlarda birçok yuva göreceksiniz. Bu yuvalar gri balıkçıl yuvaları.

İstanbul’un en saraylı kuşu gri balıkçıl. Bizans imparatorlarının sarayı olan Tarihî Yarımada’daki Büyük Saray’ın duvarları, tabanları mozaikle süslüymüş. Bu mozaiklerden biri de bir gri balıkçıl. 500’lü yıllarda, Büyük Saray’ı süslemek için yapılmış. Yıllar geçmiş, saray değişmiş, padişah değişmiş ama gri balıkçılların saray hâkimiyeti değişmemiş. Gülhane Parkı’ndaki ağaç tepelerinde 100’e yakın yuvaları mevcut ve yuvalarını yılın hiçbir dönemi terk etmiyorlar.

ÇATALCA YALIKÖY SAHİLİ

İSTANBUL'UN EN UZUN KUMSALI

Nereye gidelim: Yalıköy (Podima)
Neden gidelim: Sahil yürüyüşü için

Istranca Dağları’nın eteklerindeki üç tarafı ormanlarla çevrili Yalıköy’ün eski adı Podima. Rumca çizme ya da ayak basılan yer anlamına geliyor. Eskiden korsanların uğrak yeri olduğu ve eğlenmek için Yalıköy’e geldikleri anlatılır.

Denize nazır ormanlık alanda kamp kurmak ve doğada yürüyüş yapmak Yalıköy’de yapılacak en güzel aktivitelerden. Köyde otel ve pansiyonlarda konaklama olanakları da mevcut.

Köy sahilinin en büyük özelliği yaklaşık 12 kilometre uzunluğundaki kumsalı ve kumsaldaki ‘podima’ olarak adlandırılan rengârenk çakıl taşları. Eski İstanbul evleri ve bahçelerinde süsleme amaçlı kullanılan podima taşları aslında bizim çakıl taşı olarak bildiklerimizden biraz daha büyük ve düzgün şekilde olanları. Taşlara şekillerini dalgalar veriyor. Buradan da anlaşılacağı üzere denizi dalgalı. Bu nedenle denize girmeyi düşünüyorsanız dalgasız günleri seçmenizde, çok açılmamaya ve aniden derinleşen yerlere dikkat etmenizde fayda var.

BOĞAZDA YUNUSLAR

BOĞAZIN HAŞARI ÇOCUKLARIYLA YARIŞ

Nereye gidelim: Vapurla Anadolu Kavağı’na
Neden gidelim: Yunusları görmek için

Onlar da en az Orhan Veli kadar İstanbullu, en az Kız Kulesi kadar şehrin simgesi. Denizin zeki, haşarı ve en sevilen çocukları yunuslar bugünlerde sıçraya oynaya Boğaz’dan geçerek balık sürülerinin peşi sıra güneye doğru göç ediyor. Ama hepsi değil. 40 kadarı yazı da kışı da İstanbul’da geçiriyor. Boğaz’daki gürültüye, kirliliğe ve dev balıkçı teknelerine rağmen.

Tam da bugünler karınlarını doyurduklarında neşeden yerlerinde duramayan yunusları izlemenin zamanı.

Boğaz’ın her noktasında onlarla karşılaşmak mümkün. Ülkemiz sularında 12 farklı yunus ve balina yaşıyor. Bunlardan afalina, tırtak ve mutur türleri İstanbul Boğazı’nda görülebiliyor. Ahırkapı, Sarayburnu, Çengelköy, Kanlıca, Beykoz, Anadolu Kavağı, Sarıyer, Garipçe, Rumeli Feneri yunusları görme ihtimalinin en yüksek olduğu yerler.

Eminönü’nden kalkıp Anadolu Kavağı’na kadar giden Uzun Boğaz Turu yol boyunca birçok yunus gözlem noktasından geçerek yunuslarla karşılaşma şansını oldukça arttırıyor. Boğazın güzelliği, yalılar, yeşil tepeler ve vapur kahvaltısı da bu yolculuğun sunduğu güzelliklerden.

BİR DOĞA HARİKASI

Nereye gidelim: Durusu-Terkos
Neden gidelim: Gölde kano keyfi için

Durusu olarak da bilinen Terkos Gölü şehrin kuzeybatısında lagün kökenli bir oluşum. Göle araçla gitmek için TEM Otoyolu’nu kullanabilirsiniz. TEM’de Hadımköy Gişeleri’ni geçtikten hemen sonra Durusu tabelasını göreceksiniz. Bu tabelayı takip ettikten yaklaşık 10 kilometre sonra Tank ve Süngü heykeli karşınıza çıkacak. Heykelin solundan devam ederseniz Durusu köyü tabelalarını takip etmeniz yeterli olacak.

Peki vardığınızda neyle karşılaşacaksınız? Yanıt kısa ve net: Tam bir doğa harikası...

Daha önceleri Karadeniz’in koyu olan Terkos Gölü zamanla dalga biriktirmesiyle oluşan kumsal sayesinde denizden ayrılarak göle dönüşmüş. Derinliği 4 buçuk metreyi bulan gölün genişliği 5 kilometre, uzunluğuysa 13 kilometre.

Etrafındaki ormanlar, fundalıklar, tatlı su ve kumul ekosistemleriyle zengin bitki örtüsüne sahip bu alan, canlılar için de önemli bir sığınak. Gölde üreyen önemli su kuşlarının başında pasbaş patka, küçük orman kartalı, küçük balaban ve alaca balıkçıl geliyor. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan Sibirya kazı, ak kuyruklu kartal ve büyük orman kartalı da göl ve civarında kışlayan nadir türlerden. Kış aylarında aynı anda 10 binden fazla su kuşu barındıran göl kuş gözlemi için önemli bir nokta.

Hafta sonları İstanbul’dan ziyaretçi akınına uğrayan göl, birçok aktiviteye de olanak sağlıyor.

Gölün çevresinde ücretli, ücretsiz pek çok piknik alanı var. Örneğin, göl yakınındaki Balaban köyündeki piknik alanında etkileyici bir manzara eşliğinde piknik yapabilirsiniz.

Göl etrafında otelden pansiyona birçok konaklama olanağı olmakla birlikte dileyen kendi imkânlarıyla kamp da yapabilir. Piknik dışında olta balıkçılığı ve kano gezintisi de gölde yapılacak diğer aktiviteler. Gölün güzelliklerini görmenin en iyi yolunun kano olduğu aklınızda bulunsun.

ŞİLE YERYÜZÜ PAZARI

57 KÖYDEN TAPTAZE ÜRÜNLER

Nereye gidelim: Şile Yeryüzü Pazarı
Neden gidelim: Metropol havasından uzaklaşmak ve doğal ürünler almak için

Sonbahar demek tarlaların, bahçe ve bağların bozumu, hasat ve kışa hazırlık demek biraz da. Kış için reçel, turşu, salça gibi ürünlerin de yapım zamanı olan bugünlerde yolunuzu Şile’deki Yeryüzü Pazarı’na düşürün. Pazarda civardaki 50’nin üzerinde köyden gelen doğal ve organik ürünler satılıyor.

İstanbul’un “Slow Food” (yerel yemek ve yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden bir uluslararası hareket) sertifikalı tek pazarı olan Şile Yeryüzü Pazarı’nda yerli üreticilerin geleneksel tarım yöntemleriyle, tamamen atalık tohumlar kullanarak ürettikleri mahsuller, Şile Belediyesi’nin denetiminde halka sunuluyor. Şile kestane balı, kestane balı sirke, ekşi mayalı köy ekmeği pazarın gözde ürünlerinden sadece birkaçı.

Yolunuzu düşürmüşken Şile’de vakit geçirmeye değer çok şey olduğunu da unutmayın. Bir yanı deniz, bir yanı orman olan ilçeye adım atar atmaz metropol havasından hemen uzaklaşacaksınız. Bir Anadolu kentiyle selamlaşır gibisiniz. İlçenin 10 kilometresi merkezde olmak üzere Karadeniz kıyısına 60 kilometre sahili var. Sonbaharın rengârenk izlerini takip etmek için rotanıza On Bir Göller Vadisi, Değirmençayırı Şelalesi ve Kumbaba Tepesi’ni alın. Şile’nin en popüler noktası olan meşhur deniz fenerini de unutmayın. Ülkemizin en büyük, dünyanın ise çalışır durumda olan ikinci büyük feneri kabul ediliyor.

İstanbul
Terkos
Durusu
Mimar Sinan Köprüsü
Büyükçekmece
Yalıköy
Çatalca
Gülhane Parkı
Hacıllı Şelalesi
Ormanlı Köyü
Gezi
Keşif
Sayı 011

BENZER

Memleketimizin aydınlık yüzlerinden Zülfü Livaneli, müzikten yazarlığa, siyasetten içinde ukde kalanlara pek çok konuda İST’in sorularını yanıtladı...
Dolapdere'deki yeni yerinde faaliyet gösteren çağdaş sanat müzesi Arter, kapılarını yeniden açtı ancak müzenin çevrimiçi turlarına katılmak da hala mümkün.
Dünyanın kültür şehirlerinden biri olan İstanbul aynı zamanda bir müzeler şehri. Yazımıza konu olan müzelerin, bu sayfalara sığmayan diğerleri gibi geçmiş, bugün ve gelecek arasında büyük kapılar açtığı ve bu kapılardan geçen her bir ziyaretçinin hafızasında “özel” bir yolculuğun izlerini ölene dek bıraktığı bir gerçek. Müzeograf ve küratör Canan Cürgen Gültaş, mutlaka keşfetmemizi önerdiği küçük İstanbul müzelerini tanıtıyor.