Türkçe rap’i anlatmaya başlarken Almanya, işçi göçü, gurbet ve eziyetten bahsetmezsek doğru cümle kuramayız. İlk Türkçe rap kaydına imza atan Islamic Force ve ardından Cartel ile ülkeden ülkeye geçen bir isyana, yangına dönüştü bizim rap. Karakan’dan Alper Ağa’nın, King Size Terror grubunun “Bir Yabancının Hayatı” şarkısındaki flow’una “Almanya” diyerek başlaması da tesadüf değil. “Elbet bir gün döneceğiz” diyerek giden işçi ailelerinin çocukları hissettikleri yabancılığı yüksek sesle ifade etmeye başlıyorlar. Bilmedikleri bir ülkede dillerini, kültürlerini hiç anlamadıkları akranlarıyla anlaşamıyor, dışlanıyorlar.
Amerika’daki erkin karşısında serseri kurşun kadar tekinsiz olan rap müzik; Almanya’da ezilen Türklerin yazdığı sözlerde de vücut buluyor. Cartel sayesinde gerçek anlamda Türkiye sınırlarından giriyor. 1993’te Almanya, Solingen’de yaşayan bir Türk ailenin çocuklarının dazlaklar tarafından öldürülmesi Türkçe rap için milat oluyor. Yıl 1995. Herkesin hâlâ ezberinde olan, bir dönem televizyon kanallarında sık sık video klibi gösterilen “Gel gel gel Cartel’e gel” sözlerinin sahibi Cartel sadece Türkiye’de neredeyse yarım milyon yasal kopya albüm satıyor. Korsan satışları da bir o kadar. Onlar Türkçe rap adına Türkiye’nin o döneminde yeni nesle bir el uzatıyorlar. O günlerden bugüne Erci E, Kâbus Kerim, Fuat, Ceza, Killa Hakan gibi isimlerin varlığı bile yeni rap’çilere birer ışık kaynağı oluyor.
ÖNEMLİ OLAN ÖZGÜN OLMAK
Rap’i keşfettiğim günden beri ardında yatan dinamikleri ve kültürünü anlamaya çalışarak dinliyorum. Orta yaşıma geldiğim bu yıllarda bazı yeni akımları algılamakta zorlanıyorum. En azından nasıl sözleri dinlemek istediğimden eminim. Yeni nesil işlerde aradığımı tam bulamıyorum. Konu Almanya ve gerçekten sosyal meselelerle ilgilenen rap olduğunda kapısını çalabileceğimiz kişi; Batı Berlin okulunun müdürü, omzunda “bazuka”sıyla “Rapüstad” Fuat (Ergin)! Uzatıyorum mikrofonu. Söyledikleriyle kafamdaki eski-yeni ayrımına bir boyut katıyor:
"Yeni ve eski nesil rap’çiler arasında bir çatışma olduğunu ve en önemlisi Türkçe rap’in yaşayan bir dinozoru olmama rağmen eskinin iyi, yeninin kötü olduğunu düşünmüyorum. Benden sonraki dönemlerden çocuklarla çok güzel dostluklarım, abi-kardeş ilişkilerim var. Bizim dönemimizde de her türden rap yapan vardı ama hepsi yeterli miydi? Hayır. Fakat yeni nesil çok keskin bir şekilde hip hop kültüründen uzaklaştı. Yeni nesilde bu işin kültürünü değil, şöhretin budalalığını görüyorum. İnsanların büyük bölümünün açlık sınırında yaşadığı bir yerde rapçilerin de zevzeklik yapmasını anlamıyorum. Kime neyin cakasını satıyorsun?!
Tabloya daha geniş bakınca Türkiye’de rap’in popüler oluşu ve pop müziğin yerini doldurmasıyla rap’çiler, stiller görünür oldu; kendine rap’çi diyen kişi sayısı arttı denilebilir. Ancak rap’çi olmak ile MC olmak arasında fark var. MC’lik bir duruş gerektirir, hip hop kültürünü benimseyip çevrende olup bitene ilgili ve faydalı olman gerekir.
Şahsen doğrudan 90’lar ve onun hip hop’ından yani daha vicdanlı zamanlardan etkilendiğim için benim tavrım, tarzım belli. Öte yandan son dönemde popüler olan drill beat’leri de gerçekten çok seviyorum. ‘Söylemek istediklerini söylediğin ve saçmalamadığın sürece neden olmasın’ dedim ve gerçekten tarzıma yakıştırdı dinleyicim. Ben de çok severek okudum. Türkiye’de drill yapanlar Pop Smoke ve Future taklidi yapıyorlar bence. Önemli olan eski, yeni olmak değil, özgün olmak, güzel işler üretmek, kendini geliştirmek ve başkalarınınkini değil kendi tarzını ortaya koymaktır bana kalırsa."
MÜZİSYEN ARTIK SADECE MÜZİSYEN DEĞİL
90'lı yıllarda Rumeli Hisarı Konserleri’ni düzenleyen ekipte çalışıyordum. Cem Yılmaz’ın oradaki gösterisinin girişinde kullandığı kısa filmde yer aldığından, provalar boyunca üst üste Sagopa Kajmer şarkısı dinlemek durumunda kalmıştık. Belli ki Cem Yılmaz da Sagopa seviyordu. Bir Pesimistin Gözyaşları albümüne orada vuruldum. Hiç vakit kaybetmeden CD’sini edindim. O zamanlar yeni müziği birilerinden duyardık. Bugünse telefonumuza bildirim düşüyor. Müzisyenler artık sadece müzisyen değil. Söz yazarı, besteci, aranjör, vokalist, enstrümanist ya da prodüktör olmalarının haricinde birer sosyal medya figürüne dönüştüler. Eğer tanınmak, bilinmek istiyorlarsa bu artık şart. Hatta yarattıkları ünlü personanın kariyerini de bizzat yönetmek zorundalar.
Şarkının sözlerini yaz, beat düşün, prodüksiyon masasında otur, Instagram postları hazırla, Twitter’da hayranlarla iletişime geç, sözlerini paylaş, YouTube’da şarkı kadar ilgi çekecek videoyu kafanda tasarla, hayalini resmedecek kankalarınla konuş, TikTok’ta nasıl viral olabileceğini ara, “challenge”lar bul. “Tutan” bir rap’çi olmanın şartları bunlar.
Büyüme hızıyla Instagram’ı zorlayan TikTok’un 2023’te Instagram’ı geride bırakacak bir platforma dönüşeceğini tahmin ediyor uzmanlar. TikTok’ta ünlenen bir kişi diğer platformlarda tanınmasa da yüz binlerce hayran ve para kazanabiliyor. İster istemez yeni nesil rap’çiler de (ticari tüm müzik türlerinde olduğu gibi) varlıklarını TikTok gibi mecralarda sağlamlaştırmaya çalışıyor. Tek hedef ünlü olmak olduğunda ise anlamların içi boşalıyor.
ARABESK RAP: BİR KÖY VAR UZAKTA VE BEN GİTMEYİ HİÇ TERCİH ETMİYORUM
Ezhel’in başarı hikâyesine odaklandığım kitabım Kazıdım Tırnaklarla için MC ile Ankara’da oturmuş konuşurken ona başarının kendisi için ne ifade ettiğini sormuştum. Hatta tam soru şuydu: "İyi şarkı için formülün ne? Spotify’da listeye girmezse iyi değildir diyebilir miyiz mesela?" O dönemde Müptezhel albümü zaten kontrolden çıkmış bir hızla büyüyordu, kliplerini geçtim yüzünün göründüğü herhangi bir video bile neredeyse milyon kere izleniyordu. Spotify dinlenme sayıları on milyonu çoktan geçmişti. Ezhel bana o gün başarılı şarkıyı şöyle tarif etti: “Tabii ki Spotify’da listeye girmesi lazım. İnsanlardan o somut karşılığı alması lazım. Bir şey yaparsan ve o kadar dinlenmezse, bence evet, başarısızdır o şarkı. Ama bu şarkının kötü olduğunu göstermez, hit olmadığını gösterir. Bu kaygı meselesi tamamen senin şarkıdan ne beklediğinle alakalı..."
Her hit şarkı iyi değildir. Eğer öyle olsaydı ana akım müzik tüm dünyada en iyi müzik kabul edilirdi. Türkçe rap’te de az sayıda dinleyicisi olan ne muhteşem şarkılar vardır. Belki şansı yeterince yaver gitmeyen nice Anadolu rap’çisi umutla sırasını bekliyordur. Örneğin; Knock-Out ve Adrenalin şarkısı “Eşşoğlueşşek” (2010) bugün yayınlansaydı milyonlarca izlenip dinlenebilecek bir şarkı olabilirdi mesela. Jüri üyeleri arasında yer aldığım Roxy Müzik Günleri’nde geçen yılın finalinde Jüri Özel Ödülü’nü alan Duran Tokluca, yarışma için tek başına Nevşehir’den kalkıp geldi, sahneye tek başına çıktı, drill tarzındaki bütün şarkılarını tek başına, hiç bilmediği bir sahnede ve hiç tanımadığı insanların karşısında söyledi. Durmadan üreten harika bir insan. İçinde ateş varsa başarmak için çabalıyorsun. Coğrafyanın elbet bir etkisi var ama içindeki ateş kadar değil.
Ankara Batıkent efsanesi Mode XL’i bir müzik paylaşım sitesinde keşfettiğimde 2000’lerin ortasındaydık. Serseri Serbest Stili ve Militanz’ı yıllardır dinlemekteyim. “Düzmece”, Spotify’da 8 milyon dinlenmeye yaklaşmış, diğer bahsettiklerim ise 700-800 bin civarındalar. Milyon olmamaları önemli mi? Asla. Mode XL’in her bir dizesi sevenleri için milyonluk. Yıllar sonra barışıp bir araya geldiklerini duyunca eski hayranları olarak ne kadar sevinmiştik.
Buradaki sır; eski hayranların hayranlıktan vazgeçmeyişleri. Sagopa Kajmer bu sırra vâkıf isimlerin başında gelir. Onun için asker olan kitlesi bazı konularda sınırını aşsa da her platformda Sagopa’nın peşinde. Ardından gelen pek çok MC onun yolundan gitmeye çalışırken edebiyatla farkında olmadan haşır neşir oldu. Melankolik, depresif tarzıyla bugün milyonlarca dinlenen arabesk rap akımının doğuşuna yol açtı mı? Öyle de denilebilir. Spotify’ın “Besk Rap” adlı listesi bunun bir kanıtı. Depresif bir havanın hâkim olduğu bu şarkıların altında ise gayet modern, genelde trap’e kayan beat’ler var. Arabesk rap 1990’lı yıllarda ana akıma hâkimiyet kuran fantezi müziğin rap’teki bir yansıması. Bugün Sago’dan aldığı ilhamı saklamayan Taladro, türün en büyük vârislerinden. “Deniz Kızı” şarkısının sadece Spotify’da 19 milyon, “Dem”in ise 9 milyon dinlenmesi var. Taladro şarkı ve videolarını TikTok’ta arattığınızda sadece ana ekranda görünen paylaşımların toplamı 20 milyonun üstünde.
Son yıllarda bu türde en fazla ilgi gören Bedo’ya bakalım. Spotify’da sadece en çok dinlenen 5 parçasının toplam dinlenme sayısı 90 milyon. Patron ile kaydettiği “Ölebilirim” YouTube’da 106 milyonda. Apple Music global politikası gereği dinlenme rakamı paylaşmadığı için resmî rakamları bilemesek de platformda biyografisi bulunan ayrıcalıklı isimlerden biri olması ipucu veriyor.
Arabesk rap ben dâhil birçok rapseverin uzak durmak için çaba sarf ettiği alt türlerden biri. Toplumsal izdüşümünü takip edip isimleri bilmeyi yeterli görüyorum. Bir gün arabesk dinleyeceksem hip hop’taki yeteneğini arabeske olan ustalıklı yaklaşımıyla perçinleyen kadın MC, Rozz Kalliope’yi dinlerim. Müthiş ilgi çekici bir auraya ve etkileyici bir sese sahip.
Benim gibi eski usül rap’ten hoşlananların önemsediği bir konu: Sosyal bir duruma parmak basmasını bekleriz rap’in. K”st, Saian, Çağrı Sinci’nin yaptığı gibi.
Hikâye anlatıcılarından vazgeçemeyiz. Gazapizm’in kanlı canlı yanı başımızda cereyan eden hikâyeleri her zaman etkiler bizi. Sanat politiktir, dolayısıyla yumruğu havada olan şarkılarla yüzüm güler. Eski usül rap dinlemek istediğimizde Ceza, Fuat, Kayra, Sayedar, Önder Şahin, Da Poet, Kamufle, Karaçalı, Hayki gibilerinden vazgeçmeyiz ya da Patron’un eski günlerinden yana kullanırız tercihimizi...
Şanışer’i konuşmadan olmaz. Kaç yıllık popüler Türkçe müzik tarihinde “Susamam” gibi bir olayla, böyle bir politik kolektifle daha önce karşılaştınız mı, bu denli ilgi görüp etki yarattığına tanık oldunuz mu? Ya da Harun Adil... Katafalk albümünü çıktığı günden beri dinliyoruz. Tıpkı Da Poet’in Poetikası’nı ve No.1’in Siyah Bayrak ve Kron1k albümlerini dinlediğimiz gibi.
Teknik anlamda Ceza ve Fuat’tan sonra en çok saygı duyduğumuz Allame, Maestro, Hidra gibi isimlere son yıllarda Baneva gibi bir yetenek katıldı. Piyasadaki yeni isimlere uzak kaldıysanız onun da R&B’den, modern hip hop sound’larından beslenen makine gibi flow’larını henüz duymamış olabilirsiniz. Baneva’nın şarkılarında yaptığı "flow change"ler, yani flow tekniği değiştirerek söyleme olayını abartılı bulanlar var ancak kendisi yeteneğinin farkında ve tekniğini göstermekten çekinmiyor; hızı büyüleyici.
İZMİR COAST VS. ANKARA ORTAMLARI
Rap piyasasının kalbi İstanbul’da atıyor. Plak şirketleri, menajerler, PR ekipleri ve elbette irili ufaklı konser salonlarının çoğu İstanbul’da. Rap’te yükselmeyi hedefleyen kişiler İstanbul’a gelmenin peşinde. Peki kendi şehrinde başaranlar nasıl başardı? Örneğin Ankara Batıkent’teki Mode XL’den Evren Besta’nın stüdyosu ve orayla ilişkili yüzlerce rap’çi değer yarattı yıllar içinde. DJ Suppa’nın Çankaya’daki Voodoo Records stüdyosu da önemli. Ezhel, Aga B ve DJ Suppa’nın Voodoo dönemi işleri kitlelerini kemikleştirdi diyebiliriz. Mekân ve arkadaş grubunun istekli çalışma ruhu işe değer katan ve sonrasında ekol yaratan durumun ta kendisi. İzmir’deki Khontkar ve RedKeys yapım şirketi bunun bir diğer örneği. Açık konuşmam gerekirse Khontar’ın hızlı yükselişine ilk günlerinde anlam verememiştim. Uzun yıllardır iyi koku aldığını düşündüğüm burnumun beni yanılttığı isimlerden biri oldu Khontkar. İlk günlerinden itibaren güvendiği isimlerle omuz omuza, durmadan çalışarak ürettikleriyle trap’in en önemli isimlerinden biri hâline geldi.
Sahibi olduğu RedKeys Music şirketinden Young Bego ile Türkiye’deki ilk drill örneklerine imza attılar. Nu-metal ve hardcore geçmişi olan Khontkar’ın iyi bir kulağı da olduğu ortada. Yine RedKeys keşiflerinden kadın MC Lil Zey’in Kara Tiyatro albümünün Sony Music etiketiyle plak formatında basılması şans ya da tesadüf değil elbette. Mydnless Grimes, KÖKSVL, Kimera gibi isimlerin başarısını da birbirlerine destek vererek büyümekle açıklayabilirim. Bu işlere çok kafa yoran Khontkar’a fikrini sordum. Bugün popüler olan rap akımlarını değerlendirdi. Ona göre yapılan trap değil, dolayısıyla ana akıma trap diyemeyiz:
"Açıkcası trap’in Türkiye’de şu anda ana akım olduğunu düşünmüyorum. Aslında olan pop ve arabesk türlerinin rap’le birleştirilmesi. Trap etkileşimli bir şeyler yapılması trap yapıldığı anlamına gelmiyor. Kanye West de 808 davulları kullandığında bu trap müzik olmuyor gibi düşünebiliriz. Buradan yola çıkarak ayrıca şunu söyleyebiliriz: Amerika da kendi popüler müziğine hip hop davul sound’unu ve ritim kalıplarını yediriyor. Burada yaşanan da aynı füzyonun Türk versiyonu."
YENİ NESİL NEYİN PEŞİNDE?
Bugün olan şu ki, ana akımın ta kendisi olmuş Türkçe rap’in ön plana çıkan isimleri rekabet kisvesi altında birbirine karşı bileniyor. Piyasanın “abi”leri konuya daha net bakıyor. Fuat’ın da dediği gibi nesiller arası bir anlayış farkı var. Trap ve drill’cilerin büyük çoğunluğu eskileri kale almıyor hatta tanımıyorlar bile. Ezhel başta olmak üzere Freddie Gibbs, Anıl Piyancı, Şanışer, Büyük Ev Ablukada, Bege ve birçok farklı isimle çalışan prodüktör DJ Artz, günümüz rap piyasası hakkında bakın neler söylüyor:
"Türkiye’nin popüler müzik açısından benzeştiği bir ülke yok. Çoğu zaman dijital platformların Top 50 listesinde en fazla 4-5 yabancı şarkı görüyorum. O listedekilerin çoğunluğu da rap. İstanbul’un gettolarından çıkan dans müziğinin rap ile harmanlandığı bu tarzı milyonlarca genç severek dinliyor. İsteyen istediği tarzda müzik yapabilir, istediği sözleri söyleyebilir, buna itirazım yok fakat işin içine ‘rap’ kelimesi girdiği zaman bir yerde kültürel bir sorumluluğun da altına girmiş oluyorsunuz. Nesiller arasındaki çatışmanın sebebi, şayet varsa, budur. Benim için sorun teşkil eden tek alan ‘Keep it real’ kod adlı konu. Sound ve teknikler değişse de içeriğin sokaktan gelmesi, gelmese bile kendi gerçekliğinizi olduğu gibi aktarma sorumluluğuna sahip olmanız meselesi..."
Rap müzik hayranlarının büyük bir bölümü cümlelerin arasındaki detayların peşine düşüyor. Eleştirmek ve tepki koymak konusunda asla çekingen değiller.
Gençlerin elinden düşmeyen TikTok’ta pop’un popüler ismi Ece Ronay ile şarkı yazıp büyük tepki toplayan Kezzo’yu aradım ve ona bu meseleyi sordum. Şöyle anlattı hislerini:
"Hip hop derdi olan bir şeydi ama şu anda bundan bahsetmemiz mümkün değil maalesef. Viral listelerdeki çoğu hip hop şarkının da hip hop olduğunu düşünmüyorum. Ece Ronay’a bir şarkı verdim. Daha doğrusu bana şarkıda bahsetmek istediklerini söyledi ve ben de kendi felsefemi katmadan onun isteği doğrultusunda şarkı yazdım. O şarkı yüzünden çok kötü tepkiler aldım, hatta bu mevzu kariyerimi 1-2 yıl geriye attı. Tek sevindiğim şey konserlerimde beni bilip yanıma gelen ve sevgisini gösteren, muhabbet eden hayranlarımın bunu kimseye muhtaç olmamak ve müzik stüdyomu ve hâliyle felsefemi finanse edebilmek için yaptığımı biliyor olması."
TikTok gençleri hedefleyen bir sosyal medya platformu. Üst üste yemek videoları izlerseniz yemek önerir, rap videoları izlerseniz algoritma rap’e göre değişir. Sadece TikTok’ta değil, müzikle ilgili ya da ilgisiz internette hayatımızın kurallarını algoritmalar belirliyor. Gençlerin kulağında, kalbinde rap varsa algoritmanın bugün bu içerikleri öne çıkarması normal. “Krvn” şarkısı ile sosyal medyada virale dönüşen UZI’nin 2022 yılı başarısını kim yadsıyabilir? Başarısında sosyal medyanın etkisi büyük fakat bu onun hit parça yazma yeteneğine gölge düşürmüyor. Kan (2021) ve El Chavo (2022) albümlerinin ticari başarısı inanılmaz boyutlarda. Sadece UZI’nin Spotify’ındaki ilk 5 şarkının dinlenmesi 224 milyondan fazla. Hiçbir manipülasyon yok! Bununla hangi tür müzik yarışabilir ki?
Ya Sefo’nun başarısına ne demeli? İlkokul öğrencilerinin teneffüs sırasında Sefo şarkısıyla eğlenmesi başarıda gençler kadar çocukların da etkili olduğunu gösteriyor.
Apple Music’in bültenlerinden öğrendiğimiz kadarıyla Sefo’nun “Bilmem mi?” şarkısı platformda yılın şampiyonu oldu. Her şarkısıyla olay olmayı bilen Sefo müzik piyasasının en büyüklerinden biri artık. Çakal da 2022’nin dinlenme ve ilgi anlamında en çok kazananlarından. Formülü tuttu, bir süre daha aynı yolda gidecek gibi görünüyor.
Yeni nesilden GOKO!, Pango gibi isimleri de unutmamak gerek, çok kaliteli işler yapıyorlar. Son yıllarda en sevindiren detay ise R&B ve rap sahnesindeki kadınların yükselişi. Güneş, Eva, Hiss, Derya, ALIZADE, Elanur, Eda Çom, Hazel, Kardelen, Melis Karaduman gibi isimlerin şarkılarından farklı tarzlardaki yeteneklerini algılamak mümkün.
En başta dediğim gibi, yeni her şeyi takip edelim, değer bilip dinleyelim. Sevdiklerimizle yola devam ederiz, zaman geçtikçe kalan
sağlar bizimdir. Fuat’ın okyanus alegorisi gerçek ve bu suda çok “tür”lü insan yaşıyor. Seçme hakkımızsa sonsuz. Algoritmanın kölesi olmayalım, algoritmanın davranışını etkileyecek kadar biricik olmaya, araştırmaya; rap başta sevdiğimiz tüm müzik türlerinin derinlerine inmeye, keşfetmeye bakalım.
"Aldığım nefes bugün boyun borcu
Hip hop büyük orman rapim korucu
Ayrım yok olma sağcı solcu
Bitap yaşadığım hayatım ölüm orucu"
(“Ölüm Orucu” - Maestro)
Bu yazımı, İST’in baskıya gireceği gün artık aramızda olmadığını öğrendiğimiz Maestro’ya ithaf ediyorum. Yeteneğini bizimle paylaştığın için teşekkürler. Hoşçakal "Sokağın Rüyası".