Yaz ayları hepimize umut ve mutluluk getirsin...

27 Mayıs 2022 - 13:26

Bir yaz yağmuru yağdı içime
ezildi iri üzüm taneleri camlarımda
gözleri kamaştı yapraklarımın

Bir yaz yağmuru yağdı içime
gümüş güvercinler uçtu damlarımdan
koştu yalnayak toprağım (...)

Sevgili Dostlarım,

Yazıma dünya şairi Nâzım Hikmet’in şiiri ile başlamak istedim. Haziran ayı geldiğinde gözler ve gönüller 3 Haziran’a döner. Nâzım Hikmet 1963 yılında hasret çektiği memleketinden uzaklarda, Moskova’daki evinde hayata bu tarihte gözlerini yummuştu. Aramızdan ayrılışının yıl dönümünde saygıyla, rahmetle anıyorum. Nâzım büyük bir şair olduğu kadar sinemada da parlak bir kariyere sahipti. Dergimizin bu sayısında Sinemacı Nâzım Hikmet’in çok da bilinmeyen bu yönü anlatılmış... Sinema demişken dergimize en başından beri katkı yapan Türk sinemasının canlı tarihi değerli büyüğümüz Agâh Özgüç ağabeyimizi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Elinizdeki dergide Özgüç’ün “Basında fotoromanlı yıllar” başlıklı tarihî bir makalesi yer alıyor. Bunun bir elveda yazısı olduğunu nereden bilebilirdik. Ruhu şad olsun...

İST toplumsal hafızayı diri tutmak, araştırmak ve tarihe not düşmekle çok önemli bir görevi yerine getiriyor. Geride kalan iki buçuk yılda İstanbul’un kültürel zenginlikleri arasına kalıcı katkılar sağlayan İST’in yayımlanmış sayılarının değerli bir koleksiyon oluşturduğunu okurların geri bildirimlerinden anlıyoruz. Bu durumu dergimizi hazırlayan ekibin emeklerinin karşılığı olarak görüyoruz. İST’in çok değerli yazarları var. Bu nitelik her sayıda kendini ortaya koyuyor. Bu sebeple İST’in 10. sayısını da sizlerin ilgisine sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Kıymetli dostlarım, yayınlarımızın bir başka amacı da toplumu uyarmak ve rehber olmak. Yani yol göstermek. Bilim insanları gerek dünyada gerekse memleketimizde bir gıda kıtlığına işaret ediyor. Eminim çok yakın bir gelecekte büyük sorunlarla beraber büyük tartışmaları da beraberinde getirecek bu konu. Peki bizler bu durumun farkında mıyız? Ya da ne kadar farkındayız? Evet, İstanbul tek başına bir tarım şehri değil. 16 milyonluk nüfusuyla İstanbul’un tarımsal alanda kendi kendine yetmesi beklenemez. Ama pekâlâ yatırımlarla üretimini arttırabilir ve pek çok kente de bu anlamda örnek olabilir. İstanbul’un halen tarım yapılan çok güzel köyleri, arazileri var. İBB olarak biz de üzerimize düşeni yapmaya gayret ediyoruz. Köylere milyonlarca fide dağıttık, sulama ve üretim desteği sunduk. Gelecekte büyük sorunlar yaşamamak adına atılacak adımların bilincindeyiz. Dergimiz ana dosya olarak dünya ve ülkemizi bekleyen kıtlık konusunu gündemine almış. İstanbul’da neler yapılıyor, tehlike ne kadar uzağımızda geniş biçimde araştırıp mercek altına almış gıda kıtlığı konusunu. Bu isabetli seçim için arkadaşlarımı kutluyorum...

Bu sayıdan dikkatimi çeken birkaç yazıyı sizlerle paylaşmak isterim; 100. yaşında Türk karikatürünün dev ismi Turhan Selçuk, işçi eylemleri tarihi ile İstanbul, 100. yılında Büyük Taarruz, müzikle iç içe geçmiş yaşamlarıyla İstanbul’un eski imamları, hafızları, bestekârları... Ve ilgi çekici röportajlar; göreve gelişinin 30. yılını dolduran İstanbul Ortodoks Patriği Bartholomeos, beyaz perdenin beyefendisi Ediz Hun, müzik tarihimizin sönmeyen yıldızı Erol Evgin ve sanat dünyamızın parlak yıldızı Perran Kutman... Plaj voleybolundan şehrimizin doğu kapısı Sultanbeyli’ye, Fenerbahçe’deki gizemli köşkten 1902’den bu yana hizmet veren Yeni Moda Eczanesi’ne kadar pek çok konu ve konuk içerideki sayfalarda sizleri bekliyor. Açıkçası zengin içeriğiyle yine dikkat çekiyor İST. Keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.

Sevgi ve saygılarımla...

Ekrem İmamoğlu
İstanbul
ist dergi
İST
dergi
Tarih
Kültür Sanat
Sayı 010

BENZER

Bundan yüz yıl önce bir İngiliz futbolseverin patentini aldığı langırt oyunu, 1950’lerin ikinci yarısında geldiği Türkiye’de başka hiçbir ülkede olmadığı kadar tartışmalara yol açmıştı. Langırt karşıtlarının gençleri kumar ve uyuşturucu batağına sürüklediğini, hatta akıl hastalığına yol açtığını öne sürdüğü oyun 1968’de çıkarılan kanunla yasaklandı. Türkiye’de bunlar olurken Avrupa ve ABD’de langırt spor sayılıyor, profesyonel oyuncular ulusal ve uluslararası turnuvalarda boy gösteriyordu.
Büyükelçiliklerin, ülke temsilciliklerinin sayısının katlanarak artmasıyla ve konsoloslukların desteğiyle bugün adını sıkça duyduğumuz kültür merkezlerinin ülkemizin önemli kültür ve sanat alanlarını oluşturduğunu görüyoruz. İstanbul’da sanatın içkinliğinden kaynağını alan farklı kültürel ifadelerle organik bağlar geliştirebilen bu önemli mekânları geziyor, kişisel tarihimize adaptif olarak eşlik eden İstanbul’un elçilik odaklı kültür merkezlerine doğru yol alıyoruz…
Araştırmalar, genç kesimin geleneksel televizyon yerine dijital platformları izlemeyi tercih ettiğini gösteriyor. Dijitale uyum yaygınlaştıkça seyirci kitlesinin de genişlemesi bekleniyor. Teknoloji pek çok alışkanlığımızı, günlük hayatımızı etkilemeye devam ediyor, buna karşılık bizim değişen beklentilerimiz de içerik gibi bize sunulan ürünlerin biçimini, niteliğini daha net belirliyor. İnsanın teknolojiyle dansı dijital platformda devam ediyor!