Sevgili Dostlarım,
Türkiye çok zorlu bir seçim sürecini geride bıraktı ve inanıyorum ki aydınlık, güneşli günler bizi bekliyor… Kampanya döneminde acı tatlı pek çok anı biriktirdik. Hafıza sepetimize sevgi dolu olanları ayırdık. Her zaman söylediğimizi tekrar etmeye devam edeceğiz: Sevgi kazanacak ve her şey çok güzel olacak!
Bir önceki sayı elinize ulaştığında ülkemizde büyük bir bölgesel felaketin olanca yakıcılığını yaşıyorduk, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ağır yıkıcılığının enkazı altındaydık. Bu yıkıcılığın boyutları tam olarak ortaya çıkmamıştı. Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler sonunda 11 ilimizde yaşayan 13 milyon 500 bin vatandaşımız büyük felaketten etkilendi. Depremlerin yıkıcı etkileri sadece yerle bir ettiği binalar ve enkaz altındaki kayıplarımızla sınırlı değil. Sağ kurtulanların yeniden hayata tutunabilmesinin önündeki engellerin başında “toplumsal travma” geliyor. Deprem yaşamayan insanları da içine alan bu “hastalıklı hâl” için uzmanlar tedavisi zor ve uzun bir dönemi kapsar diyorlar. Bu durumu dikkate alan İST kadrosu yeni sayının ana dosyasını “travma” olarak saptadı ve dosyayı genişleterek enflasyon, terör, kadına ve çocuğa şiddet gibi diğer alanlarda ortaya çıkan travmalara da mercek tuttular. Arkadaşlarım, “Toplumsal travma memleketimizi ne kadar kuşatmış vaziyette” sorusunun cevabını aradılar. Prof. Dr. Tayfun Uzbay, travmaların toplum üzerindeki etkilerini açıklarken yakın tarihimiz üzerinden örnekler verdi. Ayrıca travma uzmanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım da İST’in sorularını yanıtladı. İlgiyle okuyacağınız çok faydalı bir dosya ortaya çıktı…
İST’in bu sayısı yine dopdolu olmuş; Lozan Barış Antlaşması’nın yüzüncü yılındayız. Çeşitli boyutlarıyla okuyup öğrendiğimiz Lozan’ı bu sefer de İsviçre basınına yansımalarıyla göreceksiniz. Sinema yazarı Ali Can Sekmeç, İsveçli ünlü film yıldızı Greta Garbo’nun İstanbul’a gelip uzun süre kaldığını anlatıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında film çekmek için şehrimize gelen Garbo’nun hikâyesi dikkat çekici. Bildiğiniz gibi İstanbul Birinci Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmişti. O yıllarda çekilen, birçoğunu da ilk kez göreceğiniz fotoğraflar Cengiz Özkarabekir’in arşivinden çıkıp İST okurlarının huzuruna geldi. Hazır o yıllara gitmişken Fenerbahçe futbol takımının 1923’te Harington Kupası’nı nasıl kazandığını da öğrenmek isterseniz yönetmen Murat Şeker’in yazısını mutlaka okumanızı öneririm.
Bir insan kaç yıl yaşayabilir ki? 19. yüzyılda insan ömrünün ortalama 50-60 yıl arasında olduğu biliniyor. Ama Feza Kürkçüoğlu’nun kaleminden okuyacağınız Zaro Ağa’nın 157 yaşına kadar İstanbul’da yaşamış olmasına ne denebilir ki?
Röportajlar kısmında değerli tiyatro ve sinema sanatçısı Nevra Serezli, Şafak Ongan’ın sorularını yanıtladı. Okan Bayülgen de Melis Danişmend’e konuştu. Söyleşilerin konukları arasında Mabel Matiz de yer alıyor.
Bu sayımızda İstanbul’un sadece bir şehir değil yaşayan bir ruh hâli olduğunu gösteren güzel bir örnek bulunuyor. İstanbul’da dünyaya gelip dünyanın dört bir yanına dağılan İstanbullu Rumların kurdukları İstanbullular Derneği’nin hikâyesini ve Atina’daki İstanbul’u; Atina’da yaşayan İstanbullu ünlü gazeteci Stelyo Berberakis yazdı. Ayrıca Ayça Örer’in İstanbul’da yatan evliyaları ve türbelerini anlattığı makalesinin de dikkatinizden kaçmamasını öneririm.
İstanbul’un yaz aylarında çok ciddi bir çekim merkezi olduğunu söylemeye gerek yok herhâlde… İstanbul’dan memleketlerine gidenler olduğu gibi memleketlerinden İstanbul’u ziyaret edenlerin sayıları hiç de az değildir. Hem gidenlere hem gelenlere hem de kalanlara yaz aylarını kapsayan bu sayımızdan sevgilerimizi sunuyorum.
Ve bu sayıyı geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz İST Dergi kurucularından Tolga Akyıldız’a ithaf ediyorum. Huzurla uyu sevgili Tolga…
Sevgi ve saygılarımla…
