İnsanlık tarihinde en çok kullanılan sembol olan aslan, güç göstergesi, koruyuculuk simgesi ve korkutucu olmasıyla bilinir. Kayıtlarda en eski aslan figürü 40 bin yıl önce Üst Paleolitik Dönem’den kalma Svabya Alpleri’nde bulunur. İlkel yaşamın, anatomik olarak modern insana geçişin bir parçası olan eser 1939’da Almanya’nın güneyinde Lona Vadisi, Hohlenstein denilen yerde çıkartılır. Bu alanda çalışan arkeologlar yüzlerce mamut fildişi parçası içinde, fildişinden yapılan en eski ve göz alıcı, hayvan ve insan karışımı muhteşem bir varlığın tasviri olan aslan adamı buldular. İki ayağı üzerine kalkmış uzun bir gövdenin baş kısmında aslanbaşı vardı. Kolları büyük bir kedinin ön ayakları ve pençeleri olarak oluşturulmuştu.
Pek çok kültürde tarih boyunca görünen aslan figürü kutsal addedilen mekânların ve hükümdar tahtlarının koruyucusu, tanrı/tanrıçaların bineği, hayvanların kralı, güneşin sembolü olarak karşımıza çıkabilmektedir. Aslan, farklı mimari ve dekorasyon motiflerinde görülür. Bazen sur kapılarında, bazen tapınakların kenarında kimi zaman kükreyen, kimi zaman sükûnetle sizi izleyen aslan figürleri bulunur.
Anadolu’da bilinen ilk aslan figürü Şanlıurfa’daki Göbeklitepe’de görüldü. Arkeolojik verilere göre MÖ 8 bin yıllarında, ki bu Neolitik döneme tarihlenir, Göbeklitepe’de taş üzerinde kabartma olarak aslan karşımıza çıkar. Kademeli olarak MÖ 6 bin yıl tarihlerinde Sümer mitolojisinde yedi aslan tarafından çekilen bir savaş arabasının içinde ya da kendisi aslan formunda tasvir edilen aşk, güzellik, adalet ve savaş tanrıçası İnanna’yı görmekteyiz. Sümer Krallık kültüründe taht kollarındaki aslan figürleri krallığın koruyucusudur. MÖ 4 bin yıla gelindiğinde aslanların Mısır kabartmalarında tapınakların koruyucusu, kralların simgeleri ve şehirlerin kapılarının bekçileri olarak yerleştirildiğini görürüz. Yunan dünyasında ve Pers kabartmalarında aslan mezarlarda bekçi, koruyucu olarak kullanılmıştır. MÖ 6. yüzyıldan itibaren mimari yapıların vazgeçilmez unsuru olan aslan figürleri Çörtenler’de1 karşımıza çıkar. Helenistik ve Roma döneminde de aslan figürleri benimsenir, bulunduğu evin ev sahibinin gücünü göstermesi açısından masa ve sandalye ayaklarına uygulanır. Asur kültüründe Babil’in (Babylon) krallık simgesi, Pers krallığının da şehir arması aslandır. MÖ 350’de Miletos’taki tanrı Apollon’un kutsal hayvanı olarak aslan sembolü sikkelerin üzerinde kullanmıştır.

Anadolu’nun en güçlü gösterge unsurlarından olan aslanlara nereye giderseniz gidin mutlaka bir figürde, simgede, eşyada, yapıda rastlamamız olası. Farklı inanış ve dinsel kimliklerde de aslan karşımıza çıkıyor. Budist geleneksel yasalarını koruyan aslandır ve mitolojide hükümdarın kendisi ya da oturduğu tahtı gösterir. İsa “Yahuda soyunun aslanı” diye tanımlanır. İslamiyet’te ise imam Ali Allah’ın aslanı yani Esadullah’ı olarak adlandırılmıştır. Bir de Anadolu’nun değişik yerlerinden kaçırılan aslan heykelleri var. Muğla, Datça’daki Knidos aslanı, Antalya, Kaş’taki Xhantos aslanları, yine Muğla, Bodrum’un Halikarnassos aslanı bu heykeller arasında sayılabilir.
TÜRK-İSLAM DÜNYASINDA ASLAN
Türkler de diğer milletler kadar aslan sembolüne ilgi göstermiş ve konu üzerine eser üretmiştir.
Gösterişiyle insanları etkileyen aslana verilen önemi Türk büyüklerinin isimlerinde sıkça görmekteyiz. Kılıç Arslan, Alp Arslan, Arslan Bey, Arslan Giray, Arslan Şah, Arslan Taş, Arslan Argun, Arslan Hatun gibi sayısız örnek sayılabilir. Arapça’da esed, Farsça’da şîr, Türkçe’de aslan olarak isimlendirilen, doğadaki beslenme zincirinin en üstündeki hayvana verilen isimdir.
Aslanın Türk kültüründeki önemini gösteren, farklı dönemlerden yüzlerce figür ve eser sayabiliriz. İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto döneminde Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılan Yakutiye Medresesi’nin dış süslemelerinde aslan figürüne rastlanır. Diyarbakır Ulu Camii’nin dış cephesinde aslan- boğa mücadelesi resmedilir. Kayseri Sahabiye Medresesi sütunundaki aslan başı, Niğde Alaeddin Camii’nin, Kayseri Sahabiye Medresesi’nin, Hunat Hatun Medresesi’nin aslan figürlü çörtenleri, Akşehir Taş Medrese’de sergilenen aslan figürlü çörten, Tuzhisarı Sultan Hanı aslan figürlü çörteni, Diyarbakır Kalesi, Silvan Kalesi aslan figürleri, Doğubeyazıt İshakpaşa Sarayı aslan figürü... Türk mitolojisinde genellikle iyinin kötüyü yenmesinde aslan figürü kudretin simgesi olmuştur. Selçuklu’da aslan güneşle özdeşleştirilir. İslamiyet’le birlikte aslanı barışın, huzurun, adaletin ve mutluluğun simgesi olarak minyatürlerde görürüz. Anadolu’da aileler çocuklarının gücünü kuvvetini göstermek ve sevgilerini belli etmek için “aslan parçası” derler.
Osmanlı döneminde ise günümüzdeki Hacıbektaş ilçesindeki Hacı Bektaş Velî Külliyesi içerisinde yer alan Aslanlı Çeşme çok meşhurdur. Burada akan suyun şifalı olduğu inancı halk arasında yaygındır.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN ASLANLARI
Mecazi anlamda değil, size İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane Binası önünde yer alan yaklaşık 160 yıllık aslan heykellerini anlatacağım.
Osmanlı Hanedanlığı, 36 sultanla 6 yüzyıl boyunca var oldu. İlk padişahtan son padişaha kadar her biri dönemin şartları ve kendi karakterleri doğrultusunda sürdürdüler hükümdarlıklarını. Onlardan biri de dağılma döneminin padişahlarından Sultan Abdülaziz’dir.
Sultan Abdülaziz 8 Şubat 1830 tarihinde İstanbul’da doğar. Babası Sultan II. Mahmud, annesi Pertevniyal Valide Sultan’dır. Abdülaziz ela gözlü, beyaza yakın kumral tenli, sert bakışlıdır. Ağabeyi Sultan Abdülmecid’in vefatı üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çıktığında 31 yaşındadır. Müsrif bir padişah olarak tanınmasına rağmen aslında çok sade giyinir, sarayda terlik ve entari ile dolaşır. Babası öldüğünde dokuz yaşlarındadır. Ağabeyi Sultan Abdülmecid, onun eğitimine önem göstermiştir. Abdülaziz, şehzadeliği sırasında rahat ve korkusuz bir hayat sürer. Çok iyi Fransızca konuşur. Şiire ve müziğe de ilgisi vardır. Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin planını bizzat kendisi çizer. Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle güreşmeyi çok sever. Güçlü, kuvvetlidir. En iyi pehlivanlarla güreşir ve sırtlarını yere getirir.2
Dağılma döneminde hanedanlığı daha güçlü göstermek, topluma moral ve motivasyon sağlamak için harekete geçilir. Başta İstanbul olmak üzere şehirlerin farklı yerlerine heykeller dikilmesi bu yüzdendir. Söz konusu heykeller genellikle devleti güçlü ve kuvvetli göstermesi için aslan, boğa ve geyik gibi hayvan figürlerinden seçilir. Sultan Abdülaziz sanata, edebiyata, müziğe karşı hassasiyeti olan ince ruhlu bir padişahtır. Padişahın bu özellikleri ve dönemin şartları Osmanlı’nın Avrupa ile bağlarının güçlenmesini de sağlar. Abdülaziz, Avrupa’ya ve imparatorluk dışına seyahat eden ilk Osmanlı padişahı olma özelliğine sahiptir. Öte yandan av merakıyla ve vahşi hayvanlara, özellikle aslan ve kaplanlara karşı duyduğu hayranlıkla da bilinir. Çırağan ve Beylerbeyi saraylarına “Aslanhane ve Geyiklik” inşa ettirir.

Sultan Abdülaziz, 1867 yılında özel treniyle Paris’teki Paris Uluslararası Sanat ve Endüstri Fuarı’nı ziyaret eder. Sergide heykeltıraş Jules İsidore Bonheur’un eserlerini çok beğenir ve onunla tanışır.
24 figür içeren 12 tanesi bronz, 10 tanesi mermer hayvan heykeli ve 8 adet bronz vazo, 2 adet mermer frizden oluşan eser sipariş eder. Heykeller İsidore Bonheur tarafından Pierre Louis Rouillard’ın atölyesinde 1864-67 yılları arasında hazırlanır. Biten heykeller İstanbul’a, Sultan Abdülaziz’e gönderilir. Önce Yıldız Şale Köşkü’ne sonra Beylerbeyi Sarayı’na yerleştirilir. Sultan Abdülaziz’in ani ölümünden sonra tahta çıkan diğer padişahların talimatıyla pek çok kez yer değiştirir. Daha sonra İttihat ve Terakki dönemi ve en son da Cumhuriyet döneminde İstanbul’un çeşitli yerlerine dağıtılır.
Bu heykellerin İstanbul’un kalıcı hafızasına güzel örnekler olduğunu düşünüyorum. Bir gün Saraçhane’ye yolunuz düşerse, aslanların burada okuduğunuz hikâyelerini hatırlarsınız hatta belki fotoğraf bile çektirirsiniz...
DİPNOTLAR
1 Çörten; (1) Yağmur sularını alıp duvar temelinden uzağa akıtan, dam çevresi boyunca saçak kenarından dışarı doğru uzanmış oluk. (2) Çeşme oluğu.
2 https://www.ttk.gov.tr/belgelerle- tarih/osmanli-padisahlari/, Erişim Tarihi: 12 Ocak 2023.