On parmağında yirmi marifet: Hasan Kazankaya

23 Şubat 2023 - 13:49

1930 doğumlu Hasan Kazankaya, Nişantaşı sokaklarında oldukça yoksul bir çocuk olarak büyür. Gazete dağıtıcılığı dâhil birçok iş yapar ve deyim yerindeyse hayat üniversitesinden mezun olur. Okul hayatı yoktur, dışarıdan sınavlara girerek aldığı bir lise diploması vardır sadece. Hukuk fakültesine kaydolur ama devam etmez. 

Her seferinde kendisine koyduğu yeni hedeflerle yeni projeler üretir. Bu nedenle bazen zirveye çıkar, lüks otellerde hayatını sürdürür, bazense beş metrelik bir kayığı evi yapıp borç içinde yüzer.

Başarılı bir futbol hayatı olur, Beykoz Futbol Kulübü’nde sağ açık oynar, 1948 yılında Millî Takım’a çağrılır.

Çok iyi bir dansçıdır. 10 yıl üst üste Türkiye dans şampiyonluğunu kazanır. Dönemin ünlü eğlence mekânlarından Moulin Rouge’da Rock’n Roll dans şovu ile sahne alır.

İstanbul Beyoğlu’nda, Ülker Sokak’ta sahibi olduğu üç apartman dairesinin birisinin kapısında Kazankaya Turizm Ticaret AŞ, ikincisinde Kazankaya Filmcilik; üçüncü dairenin tabelasında ise Kazankaya Yayıncılık yazar.

HASAN KAZANKAYA (EN SOLDA), YILMAZ GÜNEY VE HAYATİ HAMZAOĞLU DAVUDO FİLMİNİN SETİNDE

BİR SİNEMA KONFEKSİYONCUSU

Hasan Kazankaya’nın 24 filmde yapımcı, dört filmde senaryo yazarı ve 15 filmde yönetmen olarak imzası var.

Hasan, Nişantaşı’nın güzel kızı Medy’e âşıktır ve o aşkın romanını yazar. Bu ilk ve tek romanı 1956 yılında basılır. Kitabın kapağında “Medy, uzun zamandır roman sahasında memleketimizde devam eden kuraklığa bir ilk yağmur damlası dileği ve ümidiyle düşüyor...” yazmaktadır. Kitabın yayımlanmasından bir yıl sonra bu romanın filmini yapar. Lejyonun Dönüşü isimli bu filmin senaryosunu arkadaşı Safa Önal yazar. Kazankaya, Orhan Murat Arıburnu’nun yönettiği, Fikret Hakan ve Belgin Doruk’un başrol oynadığı 1957 yapımı bu filmle sinema sektörüne yapımcı olarak girer. Aynı zamanda yakın arkadaşı Orhan Günşiray bu filmde ilk defa kamera karşısına geçer. Daha sonra Otobüs Yolcuları ve Karanlıkta Uyananlar gibi önemli filmleriyle tanıyacağımız Ertem Göreç de bu filmde yardımcı yönetmendir.

Kazankaya Filmcilik 2500 TL sermaye ile kurulur. İlk filmi Yılmaz Güney’in Gülsüm Kamu ile başrol oynadığı Tehlikeli Adam’dır.

Bu film 80 bin TL maliyetle tamamlanmış ve Anadolu’daki sinema işletmecilerine 180 bin TL’ye satılmıştır.

Türkiye sinemasında “konfeksiyon sinemacılık” olarak da ifade edilen seri üretim film yapımcılığını Hasan Kazankaya başlatır. Türkiye’de en kısa sürede film tamamlama rekoruna sahiptir. Film ekibine belli etmeden iç içe iki filmi bir arada çeker. Aynı ekiple, aynı sette Haracıma Dokunma ve Sayılı Kabadayılar filmlerini böyle çekmiştir. Her iki filmin de kostümleri, çekim ekibi, konuları çok benzemektedir. Oyuncular senaryoları bilmez, ne oynayacakları onlara çekim öncesi kısaca anlatılır ve sette sufle verilerek filmler çekilir.

Birçok sinemacı ilk filmlerini Hasan Kazankaya’nın yapımcı veya yönetmenliğinde yaptı. Yılmaz Güney’in sinemadaki ilk yönetmenlik deneyimi Hasan Kazankaya’nın yapımcılığını üstlendiği 1966 yapımı At Avrat Silah filmidir. Türkiye’nin ilk kadın yönetmenlerinden Bilge Olgaç da yönetmen koltuğuna ilk kez Hasan Kazankaya’nın yapımcılığında, Üçünüzü de Mıhlarım filmi ile oturmuştur. Bu filmde Yılmaz Güney ve Pervin Par başrollerdedir.

2022 yılında kaybettiğimiz ödüllü yönetmen Erden Kıral’ın sinemaya girişi de Hasan Kazankaya filmleriyle olmuştur. Erden Kıral, Krallar Kralı filminde yönetmen Bilge Olgaç’ın asistanı olarak çalışmıştır.

Hasan Kazankaya’nın sinema filmi yapımı için yeterli sermaye birikimi yoktur; yedi bölgedeki sinema işletmecilerinden aldığı avans ödemelerle filmlerini çeker. Kazankaya Film şirketinin Yılmaz Güney’in rol aldığı filmlerle Anadolu’da yüksek gişe geliri elde etmesi Yeşilçam’ın dikkatinden kaçmaz. Erman Film, Hasan Kazankaya ile 10 filmlik bir sözleşme imzalar ve 300 kutu filmi avans olarak verir. Kazankaya Filmcilik bu filmlerde çalışmak üzere Ayhan Işık, Gönül Yazar, Ajda Pekkan, Hülya Koçyiğit, Tanju Gürsu, Nebahat Çehre, İzzet Günay, Gülsüm Kamu, Tunç Okan, Kuzey Vargın, Ekrem Bora, Tuncel Kurtiz gibi oyuncularla ve Memduh Ün, Feyzi Tuna, Ertem Göreç, Safa Önal gibi yönetmenlerle sözleşmeler imzalar.

Silaha Yeminli İdim, At Avrat Silah, Bıçaklar Fora, Büyük İntikam, Beyoğlu’nda Vuruşanlar, Mezarını Hazırla, Vurguncular, Genç Kızlar, Babasız Yaşayamam, Çeşme Meydanlı Ali Erman Film sözleşmesindeki filmlerdendir. Başrollerini Gönül Yazar ve Tanju Gürsu’nun oynadığı Mezarını Hazırla filminin senaryosunu yazan Yücel Uçanoğlu, aynı zamanda bu filmin yönetmenidir. Hasan Kazankaya yapımcılığındaki Vurguncular filminin yönetmeni, Anadolu Kanunu filminin senaristi Şinasi Önengüt ise birçok Hasan Kazankaya filminde senarist, yönetmen ve oyuncu olarak görevler almıştır. Galatasaray Lisesi ve Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümü mezunu olan Önengüt, Hasan Kazankaya’nın eğlence mekânlarının iç mimari uygulamalarını ve dekorasyonlarını da gerçekleştirir.

HASAN KAZANKAYA TARAFINDAN EĞLENCE GEMİSİ VE LOKANTAYA DÖNÜŞTÜRÜLEN “ERENKÖY” VAPURU

EĞLENCE SEKTÖRÜNDE DE İLKLERİN İNSANI

1950’li yıllardan itibaren gece hayatına damgasını vurmuş bir mekân işletmecisidir Hasan Kazankaya. Gece hayatına Harbiye’deki Çadır isimli gece kulübüyle girer. 1966 yılında Whiskey a Go Go ile başlayan özel gece kulübü projelerinde Whiskey a Go Go Taverna, Şişli Goldfinger, Dalyan Goldfinger, İstinye Goldfinger, Caddebostan Gazino, Mahama, Taksim Tahta Saray, Etiler Tahta Saray, Tarabya Whiskey a Go Go, Kayıkhane, Gümüşkapı, Beyaz Köşk’te Gümüşkapı ve Horozlar Öterken gibi mekânların işletmeciliğini yapar. Golden Key adını taşıyan işletme, yalnızca özel altın anahtarı olanların girebildiği özel bir sosyete mekânıdır.

Şehir Hatları’nın hurdaya çıkardığı Erenköy isimli vapuru alıp restoran ve eğlence gemisi olarak düzenler. Bu gemi dönemin ilk özel eğlence gemisi olur. Eğlence mekânlarında dev çadır uygulamasını da ilk defa Hasan Kazankaya başlatır. 1969 yılında İstinye ve Fenerbahçe’de kurduğu 2500 kişilik Kırmızı Çadır büyük ilgi görür. Taksim’de Taşkışla tarafındaki 40 metrekarelik odayı kazarak 250 metrekareye genişletir, arazinin eğiminden faydalanarak boydan boya pencere yapar. Teknik Üniversite’nin Taşkışla binasından bakıldığında çim alan olarak görülen bu mekânı tarihi eser olarak tanıtır ve burayı çok tutulan bir gece kulübüne dönüştürür. Burayı Tahta Saray adıyla dört yıl süresince gece kulübü olarak işletir. Emlak komisyonculuğu ve müteahhitlik yaptığı işler arasındadır.

Yakın arkadaşlarından Orhan Boran, Leyleğin Ömrü isimli anı kitabında Hasan Kazankaya’dan şöyle bahseder:

"Hasan Kazankaya’nın yakın arkadaşları onun renkli yaşamını anımsayacaklardır. Ben tanıdığımda Beykoz kulübünde futbolcuydu. Sonra bir spor gazetesi çıkardı. Derken emlak komisyonculuğu yaptı. Sonra yüksek bütçeli filmlerle prodüktör oldu. Peşinden gece kulüpleri işletti. İki yaz mevsimi bir süre büyük gazino patronuydu. Üç yıldır sesi sedası çıkmıyor. Günlerden bir gün akla gelmeyecek bir alanda girişimlerine tanık olursak şaşmamak gerek. Tuttuğunu koparan, aklına koyduğunu beceren bir arkadaşımızdır ama; sıkıldığından mıdır nedir, iş yaşamında daldan dala huy edinmişti. Whiskey a Go Go’yu iki kış işletti, büyük başarı kazandı, durup dururken bırakıverdi, başkalarına devretti.”

 KAZANKAYA, İSTANBUL’UN FETHİNİN KARANLIK NOKTALARINI YAZDIĞI KİTABINI KENDİ OLANAKLARIYLA 1990 YILINDA YAYIMLAR AMA KAMUOYUNDAN BEKLEDİĞİ İLGİYİ GÖREMEZ

İSTANBUL’UN FETHİ VE FETHİN KARANLIK NOKTALARI’NIN YAZARI

Hasan Kazankaya gerçekten de Orhan Boran’ın dediği gibi, akla gelmeyecek bir işe girişir ve 1986 yılında bir yayıncılık macerasına atılır. İstanbul’un Fethi üzerine yazılmış kitapları, kaynakları dünyanın dört bir yanından temin eder ve kapısında Kazankaya Yayıncılık yazan ofisinde bunları toparlar. Latince, Fransızca, İngilizce, Almanca, Arapça bilen beş çevirmen ve iki sekreterle tam dört yıl süresince inzivaya çekilir. Sonunda iki cilt olarak 718 sayfalık bir kitap yayımlar. Kitabın künyesinde şunlar yazmaktadır:

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un Fethi ve Fethin Karanlık Noktaları, Cilt 1-2

Yazan Hasan Kazankaya, Birinci Baskı Temmuz 1990, Offset baskı Arıkan Ofset.

Birinci cilt 512 sayfa olarak Temmuz 1990 tarihinde yayımlanırken, ikinci cildin 206 sayfa olarak ve Ocak 1990’da birinci ciltten önce yayımlanmış olması biraz tuhaf görünmektedir. Her birinin altında “Çizen: H. Kazankaya” yazan, tamamen elle yapılmış büyük boyutlu toplam 22 adet harita kitaba yapıştırılmış durumdadır. Ayrıca konuyla ilgili olduğunu düşündüğü birçok fotoğrafı kendisi çekmiş ve ilgili bölümlere eklemiştir.

İstanbul’un fethi sırasında 72 parça geminin Tophane üzerinden Haliç’e bir gecede indirilmesi hikâyesi aklına hiç yatmamıştır. “Ben gerçekte bu konunun esası olan 72 parçalık Türk donanmasının bir gecede Haliç’e indirildiğine katiyen inanmıyorum. Bu kitaba esasen bu olayın olamayacağını, 72 geminin bir gecede Haliç’e indirilemeyeceğini anlatmak ve ispatlamak için başladım” diye yazar kitabında.

Kitabın girişinde yer alan “Faydalandığım Eserler” sayfasında 31 adet Avrupa kaynaklı eseri ve 67 adet Türk kaynaklı eseri,
benzer araştırma yayınlarındaki kaynakça standartlarına uymadan okuyucuya sunmuştur.

İstanbul’un fethinin karanlık noktalarını yazdığı kitabını kendi olanaklarıyla 1990 yılında yayımladığında kamuoyundan beklediği ilgiyi göremez, binlerce kitap ofis olarak kullandığı dairesinde çürümeye terk edilir. Tek tesellisi Bülent Ecevit’ten gelen teşekkür mektubudur. 28 Ekim 1990 tarihinde aldığı mektupta şöyle yazılıdır: "Değerli yapıtınızdan bana da göndermek lütfunda bulunduğunuz için teşekkür ederim. Tarihimizin çok önemli bir evresinin ‘karanlık’ noktalarını, kaynak yetersizliğine karşın, olabildiğince aydınlatan bu çalışmanızdan ötürü sizi içtenlikle kutlarım."

Günümüzde ancak sahaflardan edinilebilen bu kitap, ilk bakışta da kolayca anlaşılabileceği üzere yayıncılık dünyası standartlarından ve kalitesinden uzaktır. Bir kapak tasarımı ve editörü yoktur. Liseyi dışarıdan bitiren, akademik araştırma deneyimi olmayan birisinin zor bir konuya donanımsız bir vaziyette el attığı söylenebilir.

Hasan Kazankaya 1950’lerden itibaren birçok başarıyı sığdırdığı inişli çıkışlı hayatının son inişini bu kitapla yaşar ve iflas eder. Ömrünün kalan dokuz yılını yoksulluk içinde geçirir. Öldüğünde dostları evinde onun el yazısını taşıyan “Tek başına ölüme doğru-Hazırlıklar” başlıklı bir dosya ile karşılaşır. Bu dosyada Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sessiz Gemi” şiirinin yanında ölümünden sonra yapılacaklar, gazete ilanı, mezarlık yetkililerinin telefon numarası, cenaze namazının nerede kılınmasını istediği, cenaze törenine gelmesini istediklerinin isim ve telefon numaraları vardır.

Hasan Kazankaya 6 Aralık 1999’da 68 yaşında, deposunda binlerce kitap ve onlarca filmle, insanların anılarında yaşayan eğlence mekânlarını geride bırakarak bu dünyadan ayrılır.

KAYNAKÇA

Bayazoğlu, Ümit (2004): Uzun İnce Yolcular, İstanbul: YKY.

Boran, Orhan (1978): Leyleğin Ömrü, İstanbul: Milliyet Yayınları.

Kazankaya, Hasan (1956): Medy, İstanbul: Vakit Matbaası.

Kazankaya, Hasan (1990): Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un Fethi ve Fethin Karanlık Noktaları, Cilt 1-2, Kazankaya Yayıncılık.

Önengüt, Şinasi (2020): Bir Tek Anılar Kaldı, Ofset.

Özgüç, Agâh (1995): Türk Film Yönetmenleri Sözlüğü, İstanbul: Agora.

https://bianet.org/kadin/ print/70469-kameranin-ardindaki-kadin-bilge-olgac, Erişim Tarihi: 26.12.2022.

Sinema65 Aylık Sinema Sanatı Dergisi, Mayıs 1965, S. 5.

Hasan Kazankaya
Sinema
Yeşilçam
Gece Hayatı
Eğlence hayatı
Gece kulübü
İstanbul
Sayı 013

BENZER

Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir kimlik kazanmasının 100. yılındayız. TBMM 3 Mart 1924'teki toplantısında tarihî kararlara imza atar. Bunların başında hilafetin kaldırılması gelir. Ayrıca ülkedeki bütün eğitim kurumlarının Maarif Vekâleti’ne (Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı) bağlanmasını öngören Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilir. Tarihî bir diğer atılım, Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulmasıdır.
ABD’de 60’larda doğduğu bilinen ve o zamanlarda “duvara yazmak” olarak ifade edilen graffiti, bugün dünyanın hemen her yerinde rastlanabilecek bir sokak sanatı formu. İstanbul’da 80’lerden itibaren “görünmeye” başlayan graffitinin şehirdeki yolculuğunu, ülkenin ilk graffiti sanatçısı Tunç “Turbo” Dindaş’tan dinledik.
1956’da başlayan ve dönemin başbakanı Adnan Menderes’in “İstanbul’u bir kere daha fethedeceğiz” şiarıyla yönettiği imar operasyonları, tarihî yarımadadan Yeşilköy’e, Tophane’den Beykoz’a kadar kentin her yerinde büyük bir değişime yol açtı. İstanbul’u dev bir şantiyeye dönüştüren ve dört yıl kesintisiz süren imar operasyonları şehrin yalnızca görüntüsünü değil kimliğini de değiştirecek, eskinin kozmopolit Doğu Akdeniz kenti, yerini ulusal bir metropole bırakacaktı.