Kentleri neden kadınlar yönetmeli

25 Şubat 2021 - 17:14

“Dünyayı kadınlar yönetse nasıl olurdu?” sorusu sıklıkla dillendirilir. Ve genelde denir ki, savaşlar son bulur, hak ihlalleri ve eşitsizlik azalır. Kadınların yönettiği bir dünyada daha eşit ve adil bir düzenin kurulabileceğini düşünen çok insan var. Haksız da sayılmazlar. Pandemiden ekonomik krizlere, depremden yangınlara bütün felaketlerin ortasında, kadın liderlerin fark yarattığı bir çağdayız.

Pandemiye karşı verilen küresel mücadelede, doğru uygulamalar ve toplum psikolojisini doğru yönetme açısından hep kadın liderler dikkat çekti. Yeni Zelanda’nın Başbakanı Jacinda Ardern, Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel, Danimarka’nın Başbakanı Mette Frederiksen, Tayvan’ın Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen ve Sint Maarten’in Başbakanı Silveria Jacobs epey alkış aldı. Female Quotient’ın CEO’su Shelley Zalis’in dediği gibi bu kadınlar aynı zamanda “geleneksel liderlik varsayımlarımıza da meydan okudular.”

İş ve Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu’nun “Daha İyi Liderlik, Daha İyi Dünya” raporu, kadın liderlerin sahip olduğu özelliklerin şirket ve kuruluşların sürdürülebilir büyümesinde etkili olduğunu ortaya koydu. Bu özellikler uzun vadeli düşünme, inovasyon, iş birliği, şeffaflık, çevresel yönetim ve sosyal kapsayıcılık diye sıralanıyor. Aynı rapora göre kadınlar, tüm tarafların faydasına kararlar almak için birden fazla paydaşın çıkarlarını dengeleme konusunda iş birliğine daha açık ve bu konuda daha becerikli. Kadınların adil ve sürdürülebilir bir gelecek için çalışmaya meyilli olduğunu da görüyoruz. Örneğin yönetim kurullarında daha fazla kadının olduğu şirketlerin yenilenebilir enerjiye, düşük karbonlu ürünlere ve enerji verimliliğine yatırım yapma olasılığı daha yüksek.

Böyle örnekler çoğalsa da, kadınlar ne siyasette ne de iş dünyasında hak ettikleri yerdeler. Bunlar ve daha pek çok alanda üst ve yönetici kademesindeki kadınların sayısı erkeklerin çok gerisinde.

Türkiye'de kadın belediye başkanı oranı sadece yüzde 3,2

Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi’nin (CEMR) 2019 tarihli raporuna göre Türkiye, kadınların siyasetteki temsilinde 41 ülke arasında en alt dilimde yer alıyor. Ülke genelinde seçilmiş tüm temsilciler içinde kadınların oranı sadece yüzde 11,1; bu oran yerel yönetimlerde yüzde 10,7 ile daha da düşük.

Kadın belediye başkanlarının oranına baktığımızda ise tablo daha da kararıyor. Kadın belediye başkanı oranı Fransa’da yüzde 40 ve Avrupa’da ortalama yüzde 15 iken; Türkiye’de sadece yüzde 3,2. Ki bu yine yükselmiş hali; 10 yıl önce kadın belediye başkanlarının oranı yüzde 1’i bile bulmuyordu. Yüzde 256’lık bir ilerleme olsa da maalesef hâlâ çok yetersiz. Belediye meclislerindeki kadın sayısında ise yüzde 20’nin altında kalan 7 ülkeden biriyiz.

Kadınlar pandemi gibi bir krizi bile nasıl ustalıkla yönettiyse kentleri de güvenle yarınlara taşıyacak daha çok kadın lidere ihtiyaç var. Bu konuda iyimser olmak için neden çok. Artık herkes olmasa da epeyce insan, kadınların yönettiği ülke ve kentlerin daha kapsayıcı olduğunun, kadınların yönetime seçildiği yerlerde olumlu yönde değişim gerçekleştiğinin farkında.

Kadınlar değişime ayak uydurmaya daha istekli

Güçlü Kentler Ağı, geçtiğimiz yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın liderlere mikrofonu uzatmış ve toplumsal dayanıklılığın inşasında kadın liderliğine neden ihtiyacımız olduğunu sormuştu. Filipinler’de Zamboanga Belediye Başkanı Maria Isabelle Climaco, “Kadınlar aynı anda hem iş yerinde hem de evde birden fazla işi yapmakta mahir. İsyancılar şehrimize saldırdığında benim önceliğim halkım oldu. 120 bin kişi yerinden edildi ve çoğu korkuyla yaşıyordu. Bir aile danışmanı olarak, rehinelerin acilen psikolojik yardım almasını sağladım. Geceleri ise güvenliklerini sağlayan ekiplerle sahada oldum” dedi. Böylece Zamboanga halkı, kadın belediye başkanlarının yanlarında olduğunu görmüş ve aralarında güven ilişkisi kurulmuştu.

Olumsuz etkilerini her geçen yıl biraz daha fazla yaşadığımız iklim krizi, kentlerin geleceğine yönelik en büyük tehdit. Dolayısıyla kentleri yarına hazırlarken, nüfusun yarısını oluşturan kadınların tecrübesine ve bakış açısına ihtiyaç var. Montreal Belediye Başkanı Valérie Plante, iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için kadınların ihtiyaçlarının, bakış açılarının ve fikirlerinin ciddiye alınması gerektiğine vurgu yapıyor: “Kadın girişimciliği, ekolojik dönüşümün başarısı için güçlü bir kaldıraç. Kadınlar, kentsel dayanıklılık için gerekli olan bilgileri daha çok paylaşıyor ve değişime ayak uydurmaya daha istekliler.

Kadınlar yerel yönetimlerde yeterince söz sahibi değil. Peki ya buralara adım atmış kadınlar, eril kültürle nasıl mücadele etmeli? Stockholm Belediye Başkanı Anna König Jerlmyr’in tavsiyesi çok yerinde: “Fikirleriniz ve kişiliğiniz söz konusu olduğunda taviz vermeyin. Kent, her kim olursanız olun, kendinizi, potansiyelinizi gerçekleştirme fırsatına sahip olduğunuz bir yer olmalıdır.

Jacinda Ardern
Kadın
Kadın Siyasetçiler
Kent
Melis Alphan
Sayı 005

BENZER

İki denizi ve bir boğazı olan şehrimizde halkın denizle kaynaşması, 1920’li yıllarda İstanbul’a sığınan Beyaz Ruslar sayesinde başlıyor. Plajlar, 1930’larla birlikte, vapur işletmesi Şirket-i Hayriye’nin Boğaz’ı hareketlendirerek vapur seferlerini arttırmaya yönelik çalışmalarının da yardımıyla yavaş yavaş şehrin yaşam kültürü defterine adını yazdırıyor.
Neşeli, dinamik, çalışmayı seven, içinden geldiği gibi konuşan bir oyuncu Ecem. Sahne ışığını iyi alan ama o ışığın göz kamaştıran büyüsüne aldanmayanlardan biri. Doğal, neyse o...
20. yüzyıl insanlığa büyük acılar yaşatan bir asır oldu. İmparatorlukların yıkılmasıyla yeni siyasal rejimler ortaya çıktı. Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'yla yeniden oluşan dünya düzeninde son nefesini verirken Anadolu'da bir bağımsızlık hareketi başlıyor, Kurtuluş Savaşı'yla bu hareket başarıya ulaşıyordu. Kazanılan zafer 29 Ekim 1923'te cumhuriyet rejimi ile taçlandırıldı. Bugün 100 yaşına giren Cumhuriyet'in hikâyesini okurlarımızla paylaşıyoruz.