Fark yaratan müzisyen kadınlar

Fotoğraf
Abdullah Yazıc, Civan Özkanoğlu, Oğuzhan Besleyici
24 Ağustos 2021 - 15:59

Kendi şarkılarını çalıp söyleyen güçlü, yetenekli üç kadın müzisyen... Dijital algoritmalar ve yeni nesil hayranları onları çok seviyor; konserleri dolup taşıyor. Melike Şahin Baba Zula ile başladığı müzik yolculuğuna etnik popa yoğunlaştığı bir solo kariyerle devam ediyor. Nova Norda (Ecem Böke), beyaz yakalı bir kariyeri geride bırakıp elektronik popun öncülerinden oldu; şimdi kendi yolunda yürüyor. Lil Zey (Zeynep Tanyalçın) ise Amerika’da, Berkeley College of Music’te müzik sektörü ve şarkı yazarlığı üzerine eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye dönüp rap’in bir alt türü olarak popülerleşen trap’te “mırıldanma” stilini uyguladı; şimdi çok dikkat çekiyor. Farklı türlerde üreten sanatçılar olup fark yaratmayı başaran bu üç başarılı kadınla yuvarlak masa usulü muhabbet ettik. Türkiye’de kadın müzisyen olmaktan dijital müzik piyasasına ve konserlerin geleceğine, pandemi ve iklim felaketine, oradan İstanbul’a uzandık.

Lil Zey

Türkiye’de kadın müzisyen olmak zor mu?

MELİKE ŞAHİN Elbette zor. Kendi şarkısını yazıyor ve kadın... İnanmayız, kesin birisi (muhtemelen bir erkek) el vermiştir gibi bir algı var. Sıyrılmak ve kendine ait bir alan yaratmak çok güç. Bir erkek müzisyenin aklına bile gelmeyecek bin çeşit şeyle uğraşmak durumundayız. Sürekli bir kendini kanıtlama hali... Ama mesleğim farklı olsaydı da feminist hareketin içinde yer alırdım. Aksi mümkün değil. Resmen bir vahşet yaşanıyor ve buna karşı sesimizi yükseltmek zorundayız. Dayanışmaya eskisinden çok daha fazla ihtiyacımız var. Her güne ayrı bir cinayet haberiyle başlamak, bu denli yalnızlaştırılmak ve değersizleştirilmek içimizdeki öfkeyi daha da fokurdatıyor. Geleceğimizi dönüştürecek olan güç de bu öfkeden doğacak bence.

LIL ZEY Çok şanslıyım ki, öznel bir müzik yaptığımdan benim yerimi bir erkek dolduramaz. Çünkü “ben” olduğum için dinleniyorum. Ama kişinin “kendi”yle ilgili olmayan mesleklerde cinsiyet eşitliği tam olarak sağlanamadı maalesef. Bu da benim için çok üzücü. Liyakat sahibi olan birçok kadının cinsiyetçi algıların hedefi olması ve var olma çabalarına rağmen halen yeteri kadar görünür olmamaları, kadınların varoluşuna sınırlandırmalar getiriyor. Kendimi erkek egemen dünyada seslerini duyurmak ve bir fark yaratmak isteyen tüm kadınların temsilcisi gibi hissettiğimden, bu konuda farkındalık yaratacak ve kadınlara yalnız olmadıklarını hatırlatacak şarkılar yapmayı da sorumluluğum olarak görüyorum. Örneğin İstanbul Sözleşmesi çocuğa, kadına ve aile içi şiddetin önlenmesine yönelik bir anlaşma. Tehdit; şiddete dönüşmeden önce kanıtlanırsa cezalandırma sağlıyor. Bu ülkede ilerici, aydın, üretici, demokrat ve eşitliğe inanmış her yurttaş İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmalıdır. Herkesin bu sözleşmenin kaldırılmasına direnmesini beklerim. Konu konuşulmaya başladığından beri ben de kitlemle paylaşarak destek oldum. Bu konuda bir duruş sergilemek sadece kadın sanatçının ya da kitlesel fenomenlerin değil, bu düzenin bir parçası olan her insan evladının boynunun borcudur bana göre.

NOVA NORDA Bazı meselelerin kadın olmaktan mı, insan olmaktan mı, yaralı olmaktan mı kaynaklı olduğunu tam kestiremiyorum. O yüzden genelleyemem. Sadece etrafımdaki insanları buna göre seçmeye gayret ediyorum. Kadınlara olur, çocuklara olur, kedilere olur, herhangi bir şeye önyargılarını aşamadığını düşündüğüm insanları hayatımdan uzaklaştırmaya özen gösteriyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki, kurumsal hayatta bu cinsiyetçiliğin milyar katına maruz kaldım. Eğer şu an bu duyguyu pek yaşamıyorsam, muhtemelen kendi kariyerimi yaratmış olmamın bir sonucu. Sonuçta bu meslekte belli insanlarla çalışmayı ya da çalışmamayı kendim seçebiliyorum. Bu büyük bir özgürlük getiriyor. Kurumsal hayatta bu mümkün değildi. Öyle bir noktadayız ki, âdeta var olmak bile başlı başına bir duruş. Aldığımız nefes, dahil olduğumuz toplumsal hayat bile bir duruş. Dile getirilen dertlerin toplumsal cinsiyet eşitliğinde, yaşama hakkımızın korunmasında rolü inanılmaz önemli. Ve biz bu konuları ister sesli düşünelim ister içimizden, çok köklü bir toplumsal değişimin filizlenmesini sağlıyoruz. Çok güçlüyüz ve hepimizle gurur duyuyorum. Güzel günler bekliyor bizleri.

Melike Şahin

Eski devir mi dijital devir mi?

MELİKE ŞAHİN Dijital devirde de esas konu bir anda öne çıkmak değil, orada ne kadar kalabileceğinle ilgili. Güncellenmeye ne kadar açık olduğun, kariyerini ne kadar akıllıca planladığın, ürettiğin işlerdeki vizyon önemli. Ortada bir kalite ve özgünlük varsa er ya da geç fark edilecektir. Ben dijital platformlarda var olmak için özel bir şey yapmadım. Albümümü her ay bir şarkı şeklinde yayınlayabilirdim, albümden önce üç single (tekli) çıkarırdım, her ay bir canlı performans videosu paylaşırdım, şarkımı isteyen dizilerin hepsine “evet” diyebilirdim... Ya da o dönem “hype” olan janrlarda iş üretirdim misal. Endüstrinin yeni formülleri net. Ben daha alttan, daha sakin yayılmanın kendi adıma güvenli olduğunu düşündüm hep. İlk hit’im “Tutuşmuş Beraber” uzun bir ud solosuyla açılan, içinde sadece ud ile benim olduğum bir şarkı. Algoritmaya gireyim diye bir derdim olsa öyle bir şarkı yapmazdım. O şarkının hit olacağını da tahmin edemezdim. Üretirken böyle maksatlarım olmuyor.

LIL ZEY Hiç şüphesiz dijital devirdeki müzisyen çok daha şanslı. Düşünsene, star olma ümidiyle Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nın yolunu tutmuşsun. Altın zincirli, kaba bir adamın müziğini değerlendirmesine ve seni beğenmesine muhtaçsın. O zamanki sanatçılar gazinolarda sahne aldıkları ve oralarda tanındıkları için dış görünüş önemli... Hele bir de kadınsan daha önemli. Çoğunluk seni sıradan bulabilir, çünkü o zamanlar o kadar çok insan aynı hayallerle Unkapanı’nın yolunu tutmuş ki... Çok küçük bir ihtimalle sana seni yıldız yapma sözü verecektir. Tüm hayallerin bir adamın eline kalmış. Belki bugün de milyonlarca müzik içeriğinin arasından sıyrılmak zor. Ama en azından tamamen kendin olarak fark edilme şansın var. İstediğin gibi şarkını internete koyup müziğini dinleyiciyle buluşturma imkânın var; aracılara ihtiyacın yok.

NOVA NORDA O dönemlerde şarkı çıkarmadığım için yüzde yüz emin olarak cevap veremem. Fakat hem üretici hem dinleyici tarafında; dijital platformların getirdiği bir demokratikleşme var. Bunun başlı başına büyük bir fayda sağladığını düşünüyorum. Ben çocukken bir yaz boyunca toplasan üç beş müzisyeni dinlerdik. Şimdiyse her ay binlerce yeni isim konuk oluyor hayatımıza. Bu bence muhteşem bir özgürlük alanı sağlıyor. Eskiden ünlülük tekelleşmiş bir durumken şimdi tanımadığımız fenomenler, sanatçılar, ünlüler var! Ben bu duruma bayılıyorum. Fiziki satış döneminde bir müzisyenin sorun yaşamadan geçinmesi için en ünlülerden olmak haricinde bir seçeneği pek yokmuş. Şimdi ise en ünlü olmasan bile gayet güzel sürdürebiliyorsun hayatını, işine yatırım yapabiliyorsun. Kariyerini nasıl ilerleteceğine gerçek zamanlı verileri görerek kendin karar verebiliyorsun. Bunların önceki dönemde olmadığını biliyorum. Bu dönemin müzisyeni olduğumuz için daha şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

Nova Norda

Single (tekli) insanı mısınız yoksa albüm insanı mı?

MELİKE ŞAHİN İçimden ne gelirse o ebatta paylaşıyorum. Sanatımı çağın dar kalıplarıyla değerlendiremem, kendime ayıp etmiş olurum. Müzik albümünün işlevi, diğer tüm sanatlarda olduğu gibi dert anlatmaktır bence. Dinleyene bir fikir alanı açmak, yeni bir söz söylemektir. Yaşadığın çağı ve coğrafyayı, soluduğun havayı işinde dondurmaktır. Yanlış mı doğru mu bilmiyorum ama benim hedefim şarkılarımla yıllar sonra da bir dinleyicinin aklına düşebilmek. Gelecekte “2020’ler” külliyatlarında anılacağı öngörüsüyle yapıyorum şarkılarımı. Dolayısıyla kalıcılık benim için uçuculuktan daha önemli.

LIL ZEY Hızlı tüketilen tekli çağında olduğumuz gerçek. Belirli aralıklarla, arayı çok açmadan piyasaya sürülen parçalar, müzisyenin yeni dinleyiciler ve ivme kazanmasına yol açar. Tekliler, sanatçının kendini hatırlatmasına yardımcı olur. Fakat benim için albümün yeri farklı. Albüm bir sanatçının belirli bir dönemde bulunduğu noktayı, baktığı açıyı temsil eder. Kişiler değişebilir ama o dönem kim olduğunun nostaljik bir belgesidir albüm. Ayrıca en aktif ve sürekli dinleyicileriniz tek bir parçayla yetinmek istemeyebilir. Albüm ve benzeri çalışmaların doyuruculuğu bu yönden çok değerli. Sound ve sonik trendler sıkça değişebiliyor. Şu an yapılan müzikler beş sene sonra on sene sonra aynı sıklıkta çalınmayabilir. Bir yandan da kataloğunun müzisyenin çocuklarına bile fayda sağladığı durumlar var. Tupac gibi legend’lar hep dinleniyor ya da Young Thug bugün ölse bence elli sene sonra yine dinlenir. Cem Karaca’yı hâlâ açıp dinliyorsak bugünün dijital dünyasında kalıcı olmak diye bir şey sahiden de var. Bir gelir kaynağı olarak gördüğünden değil, eserlerinin kendinden sonra da yaşayabileceği ihtimalini severek üretmeli her sanatçı. Her şey neyi dert edindiğinizle ilgili. Maksat popülerlik ve kazançsa ona göre davranılır. Ama eğer kalıcılıksa amaç, bunu başarmış kişileri inceleyebilirler.

NOVA NORDA Albüm dinlemeyi, konsept bir işi incelemeyi çok seviyorum ama bu mantık benim üretimimde pek çalışmıyor. Şahsen, bir şarkıyı hazır ettikten sonra çok bekletmeyi sevmiyorum. Üç senedir hâlâ albüm yapma fikrini benimseyemedim bu yüzden. Sürekli yeni şarkılar çıkarmak, günlük gibi yaşadıklarımı içten bestelere döküp o duyguları soğumadan dinleyicilerle paylaşmak bana çok daha cezbedici geliyor. Algoritmalar sık üretimi destekler bir doğaya sahip olduğu için, zannediyorum bu benim şansıma bir durum oldu. İleride, üretilen en ufak dijital içeriğin, bir meme’in, bir TikTok videosunun bile çok iyi takip edilebilen bir telif sistemine tabi olabileceğini de düşünüyorum. Artık her şey mümkün! Ama birkaç hit şarkıyla emekliliği garantiye almak mümkün değil

Lil Zey

Bir konser sanatçısı olmak için ne yapmak gerek?

MELİKE ŞAHİN Uzun zaman ve sabır lazım. Seni anlayan, bulabilirsen “yamyam” olmayan menajerlerle çalışman lazım... Sahne almadan bir yere gelinmiyor ve ülkede büyük şehirler hariç uygun sahne sayısı az. Dijital konsere, konser dijitale hizmet ediyor aslında. Birinde var birinde yoksan ortada bir sorun var demektir. Bu ikisi arasında bir denge kurabilmekse çok katmanlı ve zorlu bir yolculuk.

LIL ZEY Bildiğim kadarıyla şu an bir sahne bir saatten az sürmüyor. On beş, yirmi şarkı sahibi olma süresi üretme hızına ve ne kadar etkin çalıştığına göre değişiklik gösterecektir. Konserler dışında gelir kaynağı yayınlanan şarkıların dijital ödemeleri ve müzisyenin seçeceği bazı ek işler olabilir; şarkılarını ya da beat’lerini (altyapı) satmak gibi; sponsorluklar, etkinlikler gibi... Bir müzisyenin konserler ve sahne dışında para kazanmasının ülkemizde maalesef gerçekten zor olduğunu düşünüyorum.

NOVA NORDA Dijital platformlarda sadece bir sayı gördüğümüzden hep kıyaslamaya meyilli oluyoruz ama esasında herkesin dinleyici kitlesi farklı. Dolayısıyla herkesin bu konuda farklı bir dinamiği oluyor. İşin en sevdiğim kısımlarından biri de bu; bir formül birinde çalışıyorsa diğerinde çalışacak diye bir kural yok. Herkes kendi yolunu çiziyor. Herkesin de zamanı farklı işliyor diye düşünüyorum.

Konserlerin geleceği ne olacak?

MELİKE ŞAHİN Canlı performansın yerini hiçbir şey tutamaz, tutabilir mi? Yeni teknolojiler belki özel albüm kutlamaları ya da sahne şovlarının bir parçası olarak kullanılabilir ileride. Mesela Beyoncé’nin dijital bir şovunu milyonlarla beraber evden izlemek iyi bir fikir olabilir ama stadyum konserinde olup o havayı binlerce kişiyle beraber solumak bambaşka bir enerji. Sanatçının “aura”sına tanık olmak farklı bir olay ve bunu dijitalle yakalayamayız.

LIL ZEY Bence sadece aşı olanların gireceği konserler mümkün. Bunun dışında hem fiziksel hem de daha ucuz online katılımlar söz konusu olabilir. Fiziksel olarak bulunduğumuz konserlerde sosyal mesafeyi korumak zorunda kalabiliriz bir süre daha. Mekânlar tam kapasite çalışamayacakları için online katılımdan gelir elde etmek isteyebilirler.

NOVA NORDA Pandemide online konserlerin gerçek konserle aynı etkiyi yaratamadığına şahit olduk. Ama teknoloji yeterince gelişir de kendimizi “Ready Player One” gibi bir dünyada bulursak efsanevi konserlere şahit olabiliriz. Yine de bir sahne şovunun canlı canlı, gözlerimizin önünde gerçekleşiyor olmasının, büyük bir sahne olayının o sırada tüm risklere rağmen kotarılabiliyor olmasının getirdiği etkileyicilik çok büyük. Onun yerini tutamaz ama çok güzel bir alternatif olur belki.

Melike Şahin

Pandemi ve müzik dersek...

MELİKE ŞAHİN Albümümü pandemi sürecinde hazırladım ve paylaştım. Albüm dediğin şey de içeri dönmeden yapılmıyor
zaten. Bütün şarkıların sözlerine baştan giriştim, bütün duygular yeniden masaya yatırıldı, kaldırıldı. Mutluyum o yokluğu bu şekilde değerlendirebildiğim için. Güvencesizlik, kayıt dışı emek, sigortasızlık... Bunları yıllardır konuşuyor ve adım atamıyorduk. Pandemiyle sorunlar ayyuka çıktı. Neden müzik sektörünün tüm bileşenleri olarak ortak hareket edemiyoruz anlayamıyorum. Acilen örgütlenmeye ihtiyaç var. Pandemi ve konsersizlik, beni çalıştığım büyük plak şirketinden ayrılıp bağımsız bir sanatçı olmaya sevk etti mesela. En azından eserlerimin gelirleriyle konsersiz dönemlerde hayatımı devam ettirebileceğimi düşündüm. Bence pek çok sanatçı artık bağımsız olmanın daha makul olduğunun farkında. Ama elbette kariyerinizin başındaysanız, plak şirketleri ve yapımcıların sunduğu bütçe ve hizmetlerden faydalanmak doğru bir adım olabilir. Ancak bu adımı atıyorsanız da sonuçlarının hayati olabileceği bilinciyle atmalısınız. Avukatlardan, menajerlerden, diğer müzisyenlerin deneyimlerinden faydalanarak verilmesi gereken bir karar. Genç müzisyenlere naçizane tavsiyem bu olabilir.

LIL ZEY Sosyal çevremizden elimizi eteğimizi çekmemizle birlikte, ben de kendimi eve kapatıp albümüme odaklanma fırsatı yakaladım. Dikkatimi dağıtacak hiçbir şey yoktu, herkes evinde olduğu için bir şeyler kaçırıyormuşum gibi de hissetmedim. Kaçırıyorsak hepimiz kaçırıyorduk... Gece yarısından sonra müzik yapar gibi geçti pandemi süreci; şehir boş, sokaklar sessiz, herkes uyuyor sanki. Üretmek için zorlu ama güzel günlerdi.
Müzik sektöründe örgütlenmenin olmayışı çok normal. Biz rap dünyamızın içinde bile örgütlenemiyoruz. Bu kadar geniş bir kitle içinde insanların aynı şeyi savunması, istemesi, ifade edebilmesi beklenemez. Herkesin kendini ifade edişi farklı. Bazılarının susma sebebi korkmaları da olabilir. Yine de her koşulda gerçek olan şu ki, insanlar hiçbir konuda aynı fikirde olamıyor.

NOVA NORDA Pandemide Can Ozan, Sedef Sebüktekin ve Birkan Nasuhoğlu ile Evde albümünü kaydettik. Benim için en güzel şeydi en sevdiğim insanlarla albüme kapanmak. Yirmi bir günde sekiz şarkı tamamladık! Ruhsal açıdan ise hâlâ o sürecin içinde olduğumu düşünüyorum, sağlıklı bir değerlendirme yapmak için bu sürecin uzak geçmişte kalması gerekiyor herhalde. Ağır bir depresyona girdim birkaç ay. O da bana hiç olmadığım kadar öfkeli şarkılar yaptırdı. “Cehennem” böyle çıktı mesela. Derdimi paylaştıkça, şarkılar çıktıkça düzeldi ruh halim. Bunca üzücü olayın arasında işin olumlu sonuçlarına bakmak istiyorum: Galiba müziğin sanat olduğunu, salt eğlence olmadığını, hepimizin geçiminin buna bağlı olduğunu ve her şeyden öte, bunun en az diğer meslekler kadar bir “meslek” olduğunu ülke genelinde anlatarak bir bilinç yaratmayı başardık. Ama geçim meselesi gerçekten kalbimi kırıyor. Müzik emekçileri olarak çok az destek gördük pandemi süresince. Ben bağımsız olmam sayesinde maaş gibi dijital gelirlerimi alabildim ama şarkılarını kaydetme masrafını karşılayamadığı için zamanında plak şirketine tüm hakları vermiş olan, milyonlar dinlenen şarkılarından hiçbir gelir elde etmeyen müzisyenler tanıyorum. İşini kaybettiği için memleketine dönen enstrümanistler, hayatından vazgeçen sahne emekçileri tanıyorum. Bunlar çok ağırımıza gitti. Ben şunun geleceğini görebiliyorum: Dijital platformlar otomatik gelir paylaşımı sistemini oturtacaklar; şu an şarkının yapımında pay değil kaşe almak durumunda kalan prodüktöründen fotoğrafçısına, enstrümanistine, ses mühendisine herkes otomatik gelir elde edebilecek. Böylece sermaye ihtiyacı da büyük yapımcılara olan mecburiyet de büyük ölçüde azalacak. Bağımsız müzisyenlerin önü açılacak. Bunu düşündükçe gerçekten çok heyecanlanıyorum!

Nova Norda

İklim felaketine karşı sorumluluğunuzu nasıl yerine getiriyorsunuz?

MELİKE ŞAHİN Tüm bu karanlıklar içinde bir nefes alanı yaratabilme noktasında kendime karşı da sorumluyum. Devam edecek mecal bulamazsam ne sanat yapabilirim ne de insanlığı dönüştürecek etki alanları yaratabilirim. Şu ana dek somut şunu şunu yaptım diyebileceğim aktivizm hareketlerinde bilfiil yer almadım. Yaptığım şarkılar, yazdıklarım ve bir sanatçı olarak kendimi ortaya koyuşum zaten yeterince şey söylüyor bence.

LIL ZEY Kendi hayatımda tüketimlerimi ve karbon salınımını azaltmaya yönelik aldığım önlemler var. Kitlem olduğu için bunun sorumluluğunu hissediyorum. Sosyal medyanın bilgi kirliliği içinde olduğunun da farkındayım. Bir şey paylaşırken her seferinde bunun doğruluğundan emin olmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

NOVA NORDA Edinmekte olduğum tüketim davranışları haricinde sadece sosyal medyayı olabildiğince bilinçlendirmeye, iyiliğe ve sevgiye hizmet edecek şekilde kullanmaya gayret ediyorum. Bencilce kararlarımız dünyayı yaşanılamaz bir yer haline getiriyor. Sanatçılar olarak bize büyük rol düşüyor. Üzerimde bir sorumluluk hissediyorum ve bunu işime entegre etmenin yollarını arıyorum.

İstanbul'da kadın olmak zor mu?

MELİKE ŞAHİN İstanbul’da ve her yerde kadın olarak var olmak zor. Günlük hayatta kendini sürekli “tehdit” altında hissetmek çok yorucu. Ben kendime, bana kendimi iyi hissettiren
rotalar oluşturdum ve kentle bağımı yürüyüşler yaparak sağlıyorum. Yıllardır Beyoğlu’nda yaşıyorum, benim semtim Beyoğlu. Tünel, Karaköy, Galata Köprüsü, Sirkeci, Eminönü hattını yürümek beni hep çok mutlu eder ve bana ilham verir. Samatya’ya bayılırım, çünkü hâlâ dönüşmedi.

LIL ZEY Bomonti, Moda, Cihangir benim semtlerim. Bomonti’yi mahalle ruhu nedeniyle seviyorum. Moda çok sakin bir yer, sahili çok güzel, bana İzmir’i anımsatıyor. Bunlar çok kültürlü, rahat, merkezî semtler. Bu semtlerde bizim gibi insanlar çoğunlukta olduğu için biraz olsun rahatlayabiliyoruz. Yoksa İstanbul’da yaşamak bir kadın için çok zor.

NOVA NORDA İstanbul’u bütün karmaşasıyla, gürültüsüyle çok seviyorum. Kadınlar için zor bir şehir olduğu doğru. Ama kaçmak yerine burada var oldukça güçleneceğimize inanıyorum. Her çeşit insanla bir arada, huzurla var olmak istiyorsak, hepimizin birbirimizin hayatına saygı göstermesi gerektiğini bir gün anlayacağız, inanıyorum. İnsanların birbirine daha çok empatiyle yaklaştığı semtler var. Kadıköy en sevdiğim semt olarak bunların başında geliyor. İstanbul’un çoğu semtinde karşımıza çıkan ayıplayan, “dikizleyen” gözler yerine Kadıköy’de kendi dünyasında rengârenk kişiliklerinin gülen gözlerini görmek bana ilaç gibi geliyor.

Lil Zey

Yeni projeler neler?

MELİKE ŞAHİN Konserlere devam edeceğim, şayet kapanma olmazsa. Yeni şarkılar var, hazırda üç tanesi bekliyor hatta. Levni&Melik duo’muzdan yeni bir şarkı gelecek. Mert Demir’le yaptığımız, beni benden alan bir düet var. Ekim ayında ilk Harbiye Açıkhava konserimi yapacağım. Heyecanlıyım bu yılın son ayları için.

LIL ZEY Şu an üretmeye odaklandığım bir süreçteyim. Sürekli yeni şeyler deniyorum. Yaz için planlarım belli ama henüz sonrasını planlamadım. Yeni bitmiş bir parça da olabilir, daha eskiden yapmış olduğum bir parça da, ona zamanın enerjisine ve gerektirdiğine göre karar vereceğim ama benden bir süreliğine sadece tekli (single) bekleyebilirsiniz.

NOVA NORDA Konserlerimizin formatını biraz değiştiriyoruz. Bu bana çok büyük heyecan veriyor. İşimde olgunlaştığımı hissediyorum ve bunun üretimlere, konserlere, kliplere yansımalarını gerçekten çok merak ediyorum. Geçen ay bazı şarkılarımın daha önce duymadığınız canlı akustik versiyonlarından oluşan bir albüm yayınladım. Sırada içinden geçtiğimiz zor dönemde yazdığım derin, içli parçalar var.

Nova Norda
Lil Zey
Melike Şahin
İstanbul
Müzik
Kültür Sanat
Pop
Rap
Trap
Sayı 007

BENZER

“Karanlık seni durduramaz, gecenin içine sür” sloganıyla 10 Nisan Cumartesi gecesi Florya Atatürk Ormanı’nda gerçekleştirilecek yarışa başvurular 8 Nisan gecesi 23:59’a kadar devam ediyor!
Derviş Zaim’in dere yatağına konut dikme istismarını anlatan 2016 tarihli Rüya filmi üzerinden İstanbul’un “problemli” mimari kararlarına dair bir değerlendirme...
Okan Bayülgen’in Mecidiyeköy’deki Dada Salon Kabarett adlı mekânındayız. Tiyatro oyunları, konserler, şovlarla yoğun bir programa sahip olan mekânda birazdan Selin Atasoy’un yazdığı, Bayülgen’in yönettiği Sette Cinayet adlı oyun başlayacak. Saatler gece yarısını gösterdiğinde ise kendisi TV100’de Uykusuzlar Kulübü’nde canlı yayına çıkacak. 30 yıldır televizyonun en çok takip edilen isimlerinden biri olan Bayülgen, ekrandaki mesaisinin yanı sıra Shakespeare’in ünlü trajedisinden yola çıkarak yazdığı, yönettiği ve oynadığı Richard’ın yoğunluğunu yaşıyor. Bayülgen’le İstanbul, mimari, yemek, tiyatro, yaş ve sağlık üzerine konuştuk.